Bu gün üzerine çok söz söylendi
Yine birçok söz söylenecek şimdi
“Seni Mescidül haramdan
Mescidil aksaya götürmedik mi?
Sana ayetlerimizi göstermedik mi? ”
Duygular yüklendi kalplere
Ölçülü ölçüsüz sözler üzerine
Bir yolculuk gökten yere yerden göğe
Tarihler hiç görmedi mucize böyle
Değer yüklendi cesede, ceset gökte
Göğün bir ucu gökte, bir ucu yerde
Anlamlıya anlamlar yüklenmedi sözde
Anlamsızlıklara anlamlar yüklendi özde
Bir furya, günahlar arınmaya gecede
Yarın unutulacak mı riyanın içinde?
Mucize, zamanı zamansız kılan özde
Mucize göründü görmeyen gözlerde
Anlamın gerçeği, kalplerin gördüğü
Anlamsızlığın gerçeği yalanın ördüğü
Usulden yıkandı gönüller, riya içinde
Dönmüyor kalpler Allah’ın hidayetine
Üç güne kandil sığdırırlar tarihte
Kandillerin öldüğü bittiği yerlerde
Kuran rafta kitaplarla birlikte, dizide
Hidayet göğe çekildi bekliyor, kalbe
Gönül şıngırdamada, paraya eğlenceye
Usulden sözler, dualarla riya içinde
Gözler çevrilmiş gülücüklerle yere
Lafı güzaf din çıkıyor sözle göğe
Âmin Ya Rabbi gönlüm riya içinde
Aklımsa, düşmüş aklımın peşine
Hayatım ise hep çıkarlar düşünde
Arınmak ister sözüm, yalanlar içinde
Beni bul, beni gör, sözlerim özünde
Kurtar beni, yalandan, riyadan hidayete
Ya Rabbi Rahmansın, Rahimsin
Ben ne desem sen artık bilensin
Gelirim sana ben hep her şekilde
Yalanlar, riyalar ve hidayet içinde
Anlamsızlıklar olsa da sözlerimde
Sen anlam kazandır makam içinde
11.08.2007 – İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 11.8.2007 00:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İsrâ Sûresi 1 - Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.1 KANDİL: Bir aydınlanma aracıdır. Müslümanların kültüründe, önemli geceler insanlığın aydınlanması olarak düşünülmüştür. 1. MEVLİT KANDİLİ: Yani Hz. Peygamberimizin doğumuna işaret edilmiştir. Zira peygamberimizin doğumu, insanlığı resul olarak aydınlatacak insanın yeryüzüne gelmesidir. Ancak Mevlid kandili olarak kutlamak farklıdır. Bu konuda kısa bilgiler aşağıdaki gibidir. Vikipedi, özgür ansiklopedi Mevlit Kandili ya da Veladet Kandili (Arapça:م و ل د ، م و ل د ا ل ن ب ي ، م ي ل ا د ا ل ن ب ي ;) İslam dininin peygamberi olan son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) 'in doğum gecesi aynı zamanda Hicrî Rebiul-evvel ayının onikinci gecesidir. Klasik dönemde (Asr-ı Saadet ve Dört Halife Dönemi) kandiller yer almadığı için geçmişi pek eskiye dayanmamaktadır. Mevlid, 'doğum zamanı' demektir. İslam'da Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Hz. Muhammed (S.A.V.) 'in doğum günü farklı mezheplerden birçok Müslüman tarafından kutlanır. Şiiler 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Vahdet Haftası ilan etmişlerdir. Kandil Geceleri İslam'ın ilk zamanlarında var olan bir adet olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren mistik çevrelerde kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye'de Osmanlı Devleti padişahı II. Selim'den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Mevlit ise, geçmiş zaman şairlerinin yazdığı bir methiyedir. Tarihi bilgilere tam dayanmadan peygamberimizin doğumu üzerine yazılan abartılı ve ağdalı naattır. Şiirin içeriğindeki bilgilerin tarihten gelen sabit bilgilerle teyidi zordur. Özellikle simgelerle çok fazla abartılı anlatımlar mevcuttur. Mevlid Vikipedi, özgür ansiklopedi Halk arasında Mevlid (Mevlit, Mevlüd, Mevlüt olarak da kullanılır) olarak bilinen bir şiirdir. Süleyman Çelebi tarafından yazılmış olan ve asıl adı 'Vesiletünnecat' olan bu şiirin konusu Hz.Muhammed'i övmektir. Mesnevi türündendir, 'failatun failatun failun' vezninde yazılmıştır.Üç yüze yakın beyitten oluşmaktadır. Hz. Muhammed'in doğum günü 12 Rebiülevvel'dir. İslam dünyası her yıl bu günü Mevlid Kandili olarak kutlar. Mevlid geleneği yüzyıllardır sürmektedir. Kandiller dışında, çocuk 40'ını çıkınca, bir Müslümanın vefatının 40. gününde, adaklarda, evlenme töreninde, hacıların dönüşünde, sünnet merasiminde, asker uğurlamada mevlid okuma geleneği vardır. Bu mevlidlerde Süleyman Çelebi'nin Vesiletünnecat'ı (1402) okunur. Mevlid günleri oruç tutma, geceleri ilahi, dua, vaaz, kıraatla kutlama yaygındır. 2. MİRAÇ KANDİLİ: Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed’in İsra suresinin birinci ayetinde anlatıldığı gibi, bir gece Mekke’den Kudüs’e götürülmesidir. Aynı gece resule bu seyahat yaptırılmıştır. Kudüs’e götürülen Resule Allah bazı ayetlerini göstermiştir. Ayette bu kadar anlatılır. Ancak bu konuda, hadislerden ve tarihi rivayetlerden gelen çok şey vardır. Gelen bilgilerin bir çoğu, tarihçiler nezdinde tartışmalıdır. Miraç hadisesi yani, Hz. Muhammed’in hiç Kudüs’e gitmeden, oraya gidip gelmiş olması Mekkelileri şaşırtmıştır. Zira bütün Mekkeliler bilmektedir ki, Hz. Muhammed hiç Kudüs’e gitmemiştir. Tarihi bilgilere, peygamber yolculuktan söz edince, hem Kudüs hakkında, hem de yolculuk anında yolda rastladığı bazı kervanlar hakkında bilgiler vererek yolculuğunu ispat edecek deliller sunmuştur. Her ne kadar bu gün, Mekke, Kudüs arasında bir geceye sığacak yolculuk mümkünse de, o gün böyle bir yolculuk mümkün değildi? İşte bu olayın gerçekleşmesi, yolculuğun dost düşman tarafından tescili, Müslümanlara moral kazandırırken, inkarcıların moralini bozmuştur. Bu nedenle, ayette de söz edilen olay, Müslümanların tarihinde önemli ve aydınlatıcı bir yol gösterici olduğundan kutlanmaya başlanmıştır. Kaynak…: http://sufizmveinsan.com/ucaylar/muge/mirac_1.htm MİRAC Arapçada merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s) ' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayı. Miraç olayı hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce Recep ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kuran’ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s) 'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Miraç olarak anılan bu yükselme olayı Kuran’da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde anlatılır. Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s) , Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı. Hz. Peygamber (s.a.s) , Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Miraç’la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, 'Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım' diyerek Sidretü'l Münteha'da kaldı. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü. Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Miraç olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s) 'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s) 'i sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.s) 'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s) 'ce 'Sıddîk' lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere 'O söylüyorsa şüphesiz doğrudur' cevabını vermişti. Ahad hadislere dayansa da Miraç olayının gerçekliğinde tüm Müslümanlar birleşmişlerdir. Ancak olayın gerçekleşme biçimi İslam bilginleri arasında görüş ayrılıklarına neden olmuştur. Buna göre İbn Abbas'ın da içinde bulunduğu bazı bilginlere göre Miraç olayı uykuda gerçekleşmiştir. Bilginlerin büyük çoğunluğuna göre ise uyku durumunda ve rüyada değil, uyanık iken gerçekleşmiştir. Fakat bu görüşü savunanlar da Miraç’ın yalnız ruhla mı, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi olduğu konusunda ikiye ayrılmışlardır. Sonraki Kelamcıların büyük çoğunluğuna göre miraç olayı uyanıkken hem ruh, hem de bedenle gerçekleşmiştir. İçlerinde Hz. Aişe'nin de bulunduğu bazı bilginlerle mutasavvıfların büyük çoğunluğuna göre ise uyanık durumda iken ama yalnız ruhla gerçekleşmiştir. Miraç olayının gerçekleştiği gece Müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Miraç kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Miraç olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti. Ahmet ÖZALP http://www.sevde.de/islam_Ans/islam_ans.htm 3. KADİR GECESİ Kuranın inmeye başladığı gün olarak anılmaktadır. Müslümanların tarihinde. Bu günler önemli günlerdir. Müslümanlar kandil simgesiyle, insanlığın İslam’la aydınlanmasında, bu üç güne çok önem vermişlerdir. Hepimizin bildiği gibi, inançlar zaman içinde özlerinden koparak, şekle dönüşmektedir. Bugünde olan budur. Kuran’a ve kuran ayetlerin özüne göre inanma ve yaşamaya verilmeyen önem, Süleyman Çelebi’nin yazdığı şiire verilmektedir. Müslümanların bugünkü haline bakıp, neler oluyor sorusunu soranlara işte bu kandiller bir örnektir. Peygamberin ölümünden yıllar sonra Müslümanların tarihine giren bu kandillerin, toplumun nezdinde ki kutsallıkları, Allah’ın kitabı Kuranın, Allah’ın dininin önüne geçtiği müddetçe Müslümanların içinde bulunduğu noktadan kurtulmaları zordur. İnançlar şekiller içinde çürümektedir. İnançlar dine ait inanç ve yaşamlara eklenen, özüne aykırı şekiller nedeniyle çökmektedir. Bütün tarihler boyunca inançların başına gelenler bunlardır. Müslüman düşüncelerini ve yaşamını Allah’a göre kuran demektir. Bu öz içinde, Müslümanlar kendilerini düşünerek, gerçekten ne durumda olduklarının özeleştirisini yapmalıdırlar. Gecelerin kutsallığına inananlar, önce bu gecelerin niçin kutsal olması gerektiği bilincine varmaları gerekir. Sonra Allah’a dua etmek için yönelen Müslümanların en büyük duası, düşüncelerini, yaşamlarını Allah’a göre yapmalarıdır. Değilse, bu gün sabahlara kadar dua edip, ertesi günü hiçbir şey olmamış gibi, Allah’a ve Allah’ın ayetlerine rağmen, aykırı düşünce ve yaşam oluşturanların, neye dua ettikleri bilinmezlik içinde olacaktır.
acizen şöyle sesli düşünsek, apaçık olduğu bildirilen kadim bir kitap ta bu kelime ve devamını niçin kapatıyoruz. açmıyoruz veya açamıyoruz. açarsanız sevinirim.
Ya Rabbi Rahmansın, Rahimsin
Ben ne desem sen artık bilensin
Gelirim sana ben hep her şekilde
Yalanlar, riyalar ve hidayet içinde
Anlamsızlıklar olsa da sözlerimde
Sen anlam kazandır makam içinde...
MUHTEŞEM...KUTLUYORUM...
TÜM YORUMLAR (24)