Mira Şiiri - Serdar Özkan

Serdar Özkan
33

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Mira

I.

İçimden nehirler geçiyor Mira!
Anlıyor musun beni, nehirler...
Yüreğim birbiri ile çarpışan keşkeklerle dolu şuan.
Anlatamadığım o kadar çok şey var ki;
anlatsam da kimselerin anlayamayacağı şeyler...

Şuan İstanbul'u,
Şark’ın payitahtından gelmiş bir mülteci gözü ile seyrediyorum Mira!
İnsanlar etrafımda karınca sürüsü gibi koşturuyorlar.
Bir morfin iğnesi yapılmış gibi,
uyuşmuş bu şehrin kılcal damarlarına akıyorlar.
Belli ki her biri, omuzlarında çok ağır yükler taşıyorlar.

Şairin dediği gibi,
Herkes kavramışta ötekini çaresizliğinden, emeğin tabutuna zar atıyorlar.

Yüreğim sanki bir yangın yeri biliyor musun Mira!
Koca koca nehirlerin bile söndüremediği, devasa bir yangın yeri.
Yalnızlık iliklerime kadar işliyor, adeta beynimi uyuşturuyor.
Anlatmak istiyorum içimdekileri;
fakat bazı şeyler var ki anlatılmıyor Mira!

II.

Uzun zamandır geceleri uyuyamıyorum Mira!
İçimde masum bir çığlığa nüksedilmiş asi bir suskunluk var.
Bu günler gelip geçici biliyorum; fakat dediğim gibi uyuyamıyorum.
Sükûtu bir örtü gibi içimdeki haylaz kelimelerin üzerine örtüyorum.
Aslında anlatılacak çok şey var içimde.
Neyi nasıl anlatacağımı, nerden başlayacağımı, bilemiyorum.

Kendimi,
kaygan zeminde oynanan bir futbol oyunundaymış gibi hissediyorum.

Beni bilirsin Mira!
Duygularımı pek belli edemiyorum; aslında gerekte duymuyorum.
Çünkü kimselerden pek medet ummuyorum.
Bu devirde,
hiç kimsenin kimseye bir faydası olabileceğinede inanmıyorum.
Bazen o kadar çok bıkıyorumki her şeyden,
onlarca katlı bir binadan yüzüstü düşmek istiyorum.
Zedelemek istemiyorum ama hiçbir kaldırım taşının derisini.

Çoğu kez,
kendimi bir yaratığın göğüs kafesine sıkışmış kuş gibi hissediyorum.
Bir el uzansa diyorum bazen, bu ruh halimi alıp götürse...

Biliyor musun Mira!
Bir taksinin buğulu camından,
İstanbul'u ortadan ikiye yaran hayatımı görüyorum.
Fonda 'Benzemez kimse sana', diyen Müzeyyen Senar çalıyor şuan.
Bardağı karıştıran ucu sivri bir çay kaşığı gibi karıştırıyor içimi...

III.

Mira!
Bazen çoğu şeyi,
sırf bir şey yapmış olmak için yapıyorum.
Sırf bir şey yapmış olmak için.
Bu aralar canım çok sıkkın;
kapkara bulutların altında volta atıyor gibiyim.
Sanki bulutlar yunan mitolojisinden
Poseidon'un gazabını yüreğime yağmurlarla indiriyor.

Beni oyalayacak bir şeyler arıyorum.
Öğrenmek için çabalıyorum.
Hüznü öğreniyorum mesela; efkârı, kederi...

Elimde bir kır çiçeği ölüsü var sanki ne yapsam dirilmiyor.
Başımı hangi ummana açsam yetmiyor.
Boynundan koparılmış.
"Yüz sürsem sana, el aman desem, yazık desem", diyorum.
Bana mısın demiyor.

Şizofreniye benzer bir ruh hali içindeyim sanki.
Kafatasımın içinde sesler yankılanıyor.
Biri, bir çocuk yavrusunu okşar gibi içli.
Biri, bir fil yavrusunun suyla tanışması gibi çetrefilli.
Biri, bir şeylere sesleniyor gibi,
bir diğeri, bir kenarın ucundan düşüyor sanki...

Fonksiyonlardan haberin var mı Mira?
Ya logaritmadan, trigonometriden, pi sayısının dengesizliğinden...
Bir kadının bir erkeği sevebilme ihtimalinin açısı kaçtır Mira?

Yanına üç şey alınıp gidilen o ada nerde?
Söyle bana!
Söz veriyorum;
yanıma hiçbir şey almadan baldırı çıplak bir halde gideceğim.

Ahh! Mira...
Diyorlar ki; sen yazmamışsın tüm bunları.
Evet, ben yazmadım!
Keşke yazabilsem!
Yalnızlıktan beş kişi oluyor parmaklarım.
Hiçbirini tanımıyorum; kim neyi yazmış karıştırıyorum çoğu kez.

Bazen,
kendimi çok yorgun hissediyorum Mira!
Bazen de
bir masa örtüsünü necef taşından dümdüz parlatabilecek kadar diri...

Şimdilerde okunmuş bütün kitapları yeniden okuyorum.
Sözcüklerin dilini anlamaya çalışıyorum.
"Bir şeyler değişebilir mi acaba? " diyorum, kendi kendime.

Frida'nın Diego Rivera'sından,
Kafka'nın Milena'sından,
Aristo'dan,
Platon'dan,
hatta Pisagor'dan kesitler yamalıyorum şu sefil hayatıma.
Kaptanın yemeğe çıkmasını fırsat bilen tayfaların,
gemiyi ele geçirmesinin hikayesini dinliyorum Bukowski'den...

Dünyanın sonunu Merkürken izlemeye çalışıyor gibiyim.
Ama her defasında, kendimi deli gibi yağan bir yağmurda,
boş banka oturmuş bir halde buluyorum.
Öylesine yalnız,
öylesine kimsesiz...
Tüm sağlam plakların arasındaki tek bozuk plak olarak ben parlıyorum.

Benimde artık hayatımda iyi bir şeyler olsun istiyorum Mira!
Hasret hep olacak içimde biliyorum.
Ama içimdeki şu dinmek bilmeyen
uzaklara gitme arzusundan kurtulmak istiyorum...

Serdar Özkan
Kayıt Tarihi : 6.2.2014 16:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Serdar Özkan