sen minerva
düşüp aklıma eski çağlardan
bana ispat ettiren hikmeti
sanat ne demek
öğreten kafataslarını
boğarak kendinden geçmişliği
bilgeliğiyle nefesimin
parlayan geceleri ansızın
yakut ılgın ve huzursuz
sen minerva
çeksen elini aklımdan
yağınca yağmur
tüylerinden yeşerterek filizleri
bakıp tabiata
olmaksızın bir perde
anlasan beni
haydut yılgın ve fütursuz
sen minerva
kutsal bir bağlılıkla
nefesini savurtup azizlere
çekip dizginleri bütün ellerden
koşarak yeni bir dünyaya
başını alan insandan
olmamışlığıyla yaşatarak bedenleri
durmayı yasak edip zihinlere
duyumsayarak en nefretlisinden
en batılını yaşayarak
hükmettiğin zamanların
mabut çılgın ve şuursuz
sen minerva
bölünmeksizin ziyadeliğinden
bütün sezgiler içinde
neslini dirilişin
yakıp yıkarak antik sözlerle
bilmemişliğin aksine
tutup yakasından deliliği
kendine getiren ölümü
hem de bir öpüşte
çabuk kılgın ve kusursuz
ve sen minerva
yeni yetmemişliğinle
bir oluru olmayıp akılların
serin ziynetlerle
sarmaşıkları iç içe bırakan
gönüllerin bataklıklarını kurutarak
en tatlı sularla boğulmanın
hazzını yaşatıp en çok kendime
ah sen minerva
ne kadar çirkinsin
pek de ısırgan
yanık olgun ve destursuz
Kayıt Tarihi : 6.1.2019 06:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!