Kaç defa saydım parke taşlarını bilmiyorum
Sen gideli odamın
Kaç defa çizdim bilmiyorum
İsminin üstünü
Saymadım gelmediğin günleri
Sormadım hiçbir kimseye seni
korkmasaydı maşuk aşığının gölgesinden
açsaydı bağrını serin yellerine
çekseydi ta derinine ruhunu aşığın
iki can neyine yetmezdi
iki gönül neye eriştirmezdi
Rabbine mi Kıyametine mi
Kim
Pervaneydim etrafında dönen
Yaklaştığımda yanıyordu tül kanatlarım
Şahmaranımdın iki yüzü olan
Telkârimdin boynuma dolanan
Şekerimdin çocukken bayramda topladığım
Mekkemin kabesi
Musab ımın kefeni
İbrahimin sönmeyen koru
Nuhun batmayan gemisi
Lut un zindan çukuru
Yusufun garip kuyusu
bugün iki plis geldi kapıma
ellerinde anlaşılmaz bir dille konuşan telsiz
hava soğuk
terim sıcak
sen benden ırak
tadım tuzum kaçmış
Hırsız
Süpür beni ruhundan
Üfle pencerenin önünden
Kilitle kapılarını üzerime
Düşür yakandan
Hadi ne duruyorsun
Paslı bir çiviyi söker gibi söktüler içimden seni
Yırtar gibi geceyi
Ezer gibi karıncayı
küçümser gibi papatyayı
aldılar seni içimden attılar dehlizlere
kabuslarıma kattılar günebakanlarımı
günaha çıkıyor her gecemin sabahı
perişanlık gölgem oluyor ardımda
firar etmek geliyor bedenimden
yıldızlara yolculuk etmek geçiyor içimden
aslında delirmek geliyor içimden
perişanlığımı haykırmak geliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!