Aşk…
Varılmaz yolların bittiği noktaydı,
Çıkmaz sokakların çıktığı yollarda…
Sevgiydi, sevgiliydi,
Bir kömürün elmasa dönüşmüş haliydi.
Yaşanmıştı ama anlaşılmamıştı,
Duyulmuştu, söylenememişti
Anlatılmıştı fakat alışılmamıştı…
Yusuftu aşk, Züleyhaydı.
Candı, Canandı…
Gözlerini görmeden,
Kokusunu duymadan,
Ellerini tutmadan,
Sevebilmekti, hissetmekti…
Ve aşk:
Sokağın tavanı,
Dipsiz bir kuyunun dibi kadar sevmekti!
Varlığı unutmak, yoklukla avunmaktı,
Yokluğu varlık bilmek, varlıksız yaşamaktı.
Ölümünü düğün günü saymaktı Mevlana gibi,
Ve Aşıki: ‘’ Mine’l aşk-ı ile’l hicran ‘’ demişti.
Mecnun olmak için aşık olmak değil,
Aşık olmak için Mecnun olmaktı…
Yaşarken ölmekti ama ölmek için yaşamaktı;
Ölümü beklemekti, ölmek için yaşamayı göze almaktı.
Ve her şeyden önce aşk:
Kendini bir kutlu davaya adamaktı…
Kayıt Tarihi : 28.3.2013 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)