O, tarihin derin katmanlarından süzülerek gelen bir irade;
hesabın sabra, ölçünün sezgiye dönüştüğü büyük bir kaderdir.
Selimiye’de zaman geri çekilir; asırlar,
bir kubbenin altında nefesini tutar.
Kervansaraylarında yollar konuşur, yorgunluk susar;
imparatorluğun soluğu menzilden menzile akar.
Su yollarında şehir dirilir; taş, suyu tanır,
hayat kemer kemer çoğalır.
Medreselerinde ilim devlet aklı olur, irfan vicdan kazanır;
bilgi, hikmetle yerini bulur.
Camilerinde bir tek dua göğe yeter; ses,
kubbede yoğrulur, inanç mimariye dönüşür.
Darüşşifalarda acı çözülür; şifa,
insanın içine adım adım yerleşir.
İmarethanelerde kazanlar konuşmaz;
adalet kaynar, yoksulluk geri çekilir.
Köprülerinde iki yaka değil, iki zaman birleşir;
insanlık, medeniyetle karşıya geçer.
Hamamlarında yüzyıllar arınır; beden
hafifler, ruh sessizce genişler.
Dârülkurrâlarda kelâm kök salar; ses,
ezber değil emanet olur.
Bir imparatorluk senin elinde sadece yükselmez;
anlam kazanır.
Her yapıtın zamana bırakılmış bir titreşimdir;
adın, zamana karşı konuşur.
Sen, taşla düşünen, sessizlikle konuşan
en büyük mimar;
eserlerinle zamanı aşan,
medeniyeti kalıcı kılan ölümsüz akıl.
Sen, tarihin kalbine geçici bir isim değil,
sarsılmaz bir ruh bırakan
eşsiz ve tek deha.
Kayıt Tarihi : 28.12.2025 12:09:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!