Sayın Milletvekillerim,
Biz köpek bakıcısı bir millet değiliz. Apo denilen köpeğin bakıcılığını hala yapmakla dünyanın en büyük hatasını yapıyoruz, AB denilen zırvalığa hala inanarak ve AB denilen Şarlatan ülkelerin bize yapın dedikleri şarlatanlıkları yapmaya uğraşıyoruz, pekâlâ ne için?
Ahmet TÜRK denilen PKK’nın Meclis çatısı altındaki sözcüsü; (ben kabul etmiyorum onun vekilliğini) AB ile görüşebiliyor ama bizim gerçek vekillerimiz yani Vekil olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına gönderdiğimiz kişiler maalesef görüşemiyor, durumun vahameti buradan belli, Türkiye Cumhuriyetinin AB denilen sözde Modern topluma girecek diye hiç ümit etmesinler çünkü biz bu umudu yitirdik kaldı ki istemiyoruz. Tuvalet alışkanlıklarını bile Osmanlı Devletinden öğrenip, uygulamaya başlamış Avrupalılar bana ne verebilir ki?
Artık hükümette, muhalefette yaygarayı kesip icraat safhasına geçmek için bir araya gelsinler. Talabani ile Barzani denilen iki soytarı çatışmalar sürerken anında bir araya gelirken, bizim milletimizin vekilleri oy atma hikâyeleri ile uğraşıp, EVET deyin, HAYIR deyin diye safsatalar ve söylemler yaparlarken adamlar iki dakikada toplantı yaptılar bizde tık yok ve olaylar başladıktan sonra neredeyse 24 saat geçince bir araya gelip (lütfedip partilerinin gurup toplantılarını yaptılar) ama bir Meclis Toplantısı değil sadece gurup toplantıları buraya dikkat çekmek istiyorum! Her kafadan bir ses ürettiler.
Sayın vekillerimiz; Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında PKK sözcülerini istemiyoruz, biz PKK’ya Terör Örgütü demeyen ya da diyemeyenleri istemiyoruz, biz Terörü lanetliyoruz diyemeyenleri orada istemiyoruz, kendi çıkarlarına olan her kanunu ya da taslağı 1 dakikada oylayan meclis, bu kişilerin vekilliklerini düşürmek ve dokunulmazlıklarını kaldırmak için ne bekliyor? Her birinin görüşmeleri mercek altına alınsın (bunlara telefon kayıtlarıda dâhil) ortaya Kandil, Kuzey Irak hattındaki telefon trafiği çıkacaktır. Ogün SAMAST olayında tüm kayıtlar ortaya çıktı değil mi? Öyleyse bunların konuşmalarıda çıkar. Mehmet Ali BİRAND takibe alınsın, neden mi? kimsenin ulaşamadığı bütün PKK sözde üst düzey yöneticileri ile bir saniyede bağlantı kurabiliyor ve yayınlarında yaptığı röportajları kullanabiliyor, kandil dağında ya da Kuzey Irakta kamplarına gidebiliyor, bu kimseye garip gelmiyor mu?
Sayın Milletvekillerim; bunlar sizin boynunuzun vebali eğer biran önce bu vebali kaldırmazsanız Allah sizi ne bu dünyada, ne öbür dünyada affeder, Şehit kanlarının hesaplarının vebali boynunuzda dururken rahat uyuyabiliyorsanız ya Allahtan korkmuyorsunuz ya günahtan ya da Cehennemden.
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
her satırına, her noktasına ,her virgülüne imzamı atarım...dik duran, adam gibi adam olan herkesi yürekten kutluyorum..
Askerim Artık
Dizlerinin dibinde geçti yıllarım,
Sıramız geldi anne, askerim artık.
Yüreğim hep seninle, uzak yollarım,
Allah'a emânetsin, askerim artık!
Kurbânım vatanıma yakıldı kınam,
Giydim asker urbamı ağlama anam.
Dönerim inşallah beklesin Suna'm,
Gülerek gidiyorum askerim artık!
Dönüp dönüp geriye yâre bakarım,
Sürmeli gözlerine türkü yakarım.
Nazlı bayrağımıza selâm çakarım,
Hasret, vatanım için, askerim artık!
İstanbul, Ankara, Van, Adıyaman'dan,
Diyarbakır, Kayseri, Muş, Ardahan'dan,
Yurdun her köşesinden koşarız candan,
Başım dik, alnım açık, askerim artık!
Şehit babamı gördüm düşümde gece,
Dilinde dua vardı, hep hece hece.
Öyle duruyordu ki, dağlardan yüce,
Seslendim: Baba, baba, askerim artık!
Şehitlik şerbetini içersem eğer,
Ne büyük bir pâye bu, nelere değer,
Yurdumda asker olmak, şerefmiş meğer,
Şimdi ne mutlu bana, askerim artık!
(2006-istanbul)
Halenur Kor
Diyerek giden kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ve şehitlere sesleniyorum:
Mehmedim!
Alnında terleri yanık yüzünde
En güzel süsüdür Mehmedim benim!
Işığı güneşi kıskandıracak
Elâ, kahve gözleri şimşek bakışlı!
Koşuyor elde tüfek, dağ taş demeden,
Belki lokmasını bile yemeden
Yedi kahpe kurşunu Mehmedim benim!
Kırılsın o eller! Kırmalıyım ben!
Mehmedime nasıl, nasıl kıyarsın?
En kutsal görevde taze bir fidan
Dayanamam, yürek nasıl dayansın?
Mehmedim! Mehmedim! Kalk ayağa kalk!
Bak senin yanında çağlıyor bu halk!
Mehmedim! Mehmedim içler acısı!
Kırmadan kahpe eli dinmez sancısı!
21 Ekim 2007
Halenur Kor
Afedersin dostum, bizim köyde derlerki 'Kokmuş et tuz nenesin.' yani et kokmuş artık tuz eksen eski temiz haline döner mi? İktidarda olanlar gaflet, ve delalet, hatta hıyanet içinde bulunurlarsa suçluyu dışarda aramak boşuna. Verdiği kararın arkasında durmayan,tezkereyi bile muhalefet zoruyla çıkarıp, çıkıncada inşallah kullanmak zorunda kalmayız duası eden bir başbakan varken, efendim ABD Dış işl bakanı bilmem ne rayz 2 3 gün daha bekleyin demişde o zenci bayanı kıyamayan bizim nazik Türk Erkeği 3günx13 şehit daha derken gencecik fidanların ölümüne göz yumar gibi sessiz vede sakin maşallah.İşte Sn Cumhurbaşı da bıyık altından gülüp duruyo. Gül gibi adam. Dokunmayın şabanıma (!) Ağlayan onların anaları mı? Onların kiler dizlerinin dibinde veya Amerikada güvencede.Milletin sabrı taşdı.Sen nasıl özgür demokratik bir ülkenin başbakanısın ki ABD den emir bekliyon. Onlar değilmi ki hala herkesle kukla gibi oynayan.Beşikteki çocuklar bile güler bu hükümetin haline.Bunlar keçeleşmiş, makam hırsıyla hareket eden insanlar ki tuz eksende kar etmiyo.
Tezkere çözüm değilse çözümü söyleyin!
Türkiye Büyük Millet Meclisi dün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'gerektiğinde Kuzey Irak'a girebilme izni' veren hükümet tezkeresini dün görüştü ve kabul etti...
Demokratik Toplum Partisi ve bazı sözde demokratlar bu tezkereye şiddetle karşı çıkıyor...
Baktığınızda bir barışçılar bir barışçılar ki sormayın!
Bizim de gözümüzü kan bürümedi oysa...
Ama bıçak da kemiğe dayandı!
Şimdi bu arkadaşlara soruyorum:
Tamam, savaşmayalım...
Tamam, çözümü askere bırakmayalım...
Tamam, tezkereye karşı çıkalım, sınırı geçmeyelim...
İyi de o zaman akan kanı, canımıza tak dedirten bu terör belasını nasıl çözeceğimizi de söyleyin...
Ama 'demokratik yöntemlerle' gibi beylik laflarla yuvarlayarak değil...
Tek tek...
Sade ve anlaşılır bir dille anlatın:
'Demokratik çözüm'den kastettiğiniz nedir?
Kürtçe konuşmak, öğrenmek, öğretmek ve yayın yapmak uzunca bir süredir serbest olduğuna...
Devletimiz eğitim ve sağlık başta olmak üzere, verdiği hizmetlerde 'etnik köken' ayrımı yapmadığına...
Ülkenin diğer bölgelerinde toplanan vergilerin önemli bir bölümü, bu bölgedeki insanlarımıza 'yeşil kart', 'eğitim, sağlık, yakacak desteği' gibi yardımlarla aktığına...
PKK zihniyetindeki bir sürü adam veya kadın özgürce seçimlere girip; belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve hatta milletvekili seçilebildiğine...
Güneydoğu'daki belediyelerin tamamına yakını PKK'dan 'kardeşimiz' diye söz eden bir parti tarafından yönetildiğine göre...
Nedir 'demokratik çözüm'den kastınız?
Bunlar yetmiyorsa daha fazla ne yapmalıyız?
Haydi...
Tek tek...
Sade ve anlaşılır bir dille söyleyin bize:
Bugüne kadar binlerce askerimizi, korucumuzu şehit eden, vatandaşlarımızı öldüren eli kanlı PKK'lı militanları affetmemiz mi 'demokratik ve barışçı çözüm' olacak?
Yoksa bağımsız bir Kürt Devleti kurulmasına seyirci kalmamız mı?
Korkmayın, tırsmayın, ürkmeyin; eteğinizdeki tüm taşları 'demokratik demokratik' dökün:
Yoksa yukarıda saydığım iki maddeden daha fazlasını mı istiyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkıp, yerine Kürdistan Cumhuriyeti kursak, Ankara'yı, İstanbul'u, İzmir'i de size bağlasak rahatlayacak mısınız?
O zaman bu katillere sempatiyle bakmaktan ve vahşete sahip çıkmaktan vazgeçecek misiniz?
***
Eğer 'demokratik çözüm'den kastettiğiniz bunlarsa; kusura bakmayın beyler...
Avcunuzu yalarsınız!
Yok, değilse, o zaman anlatın nedir amacınız?
Nedir isteyip de alamadığınız ve bu yüzden sizi 'terörist dostu' yapan talepleriniz?
Haydi:
Tek tek...
Sade ve anlaşılır bir dille söyleyin, isterseniz yazarak anlatın bize:
Nedir derdiniz?
*****
Günün sözü
Yıllardır Türkiye'nin PKK'yla mücadelede destek talebini elinin tersiyle geri çeviren Irak Başbakanı Nuri El Maliki, dün tezkerenin ucunu görünce, 'Bize bir fırsat daha verin. Gerekirse birlikte operasyon yapalım' demiş...
Tamam, yanlış hesap Bağdat'tan döner de... Biraz geç olmadı mı Sayın Maliki?
*****
'İyi ki yanılmışım' derim!
Dün bu sütunlarda yayınlanan 'Öğretmenler... Ne oldu size?' başlıklı yazımda Balıkesir'deki Savaştepe Anadolu Öğretmen Lisesi'nde yaşananları anlatmıştım.
Kız öğrencilerden şikâyet yağıyordu...
İddiaya göre, okula bu yıl atanan yeni müdür, kız öğrencilerin etüt aralarında erkek öğrencilerle birlikte bahçeye çıkmasını yasaklamış, daha da ötesi, kızların yatakhanesine demir parmaklık taktırmak için para toplamaya başlamıştı.
'Bir yangın çıkarsa ne yaparız?' diye itiraz eden öğrencilere de, 'Namusunuzla ölürsünüz' demişti... Bu yazıya dün 'okulun öğretmeni ve öğrencisi' olduğunu söyleyen bir-iki kişiden itiraz geldi...
Verdiğim bilgiler yanlışsa; okul yönetiminden de müdürden de özür dilerim, hatta 'yanılmış olmaktan' mutluluk bile duyarım...
Ama kaynaklarım, bana verdikleri bilgilerin hepsinin doğru olduğu konusunda ısrarcı...
Bu durumda son sözü, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri söyleyecek...
Sonucu ben de merakla bekliyorum!
-
Dündar Alparslan
Diş Hekimi
Saltak Cad. Saraylar mah. 491sok. Başkaya İşhanı No;7/19
DENİZLİ
Mua;0258 263 2086
Cep;0532 336 3956
Yorum sizindir.
unutmayın;
SAHİPSİZ ÜLKELERE YABANCILAR YERLEŞİR
İnsan hakkı diye ortada fink atanlara sadece tek soru sorulsun, “Mehmetçikler Şehit edilirken onların hakları yok muydu? Ana – Babalarının, Evlatlarının, Eşlerinin, Kardeşlerinin hakları yok muydu? ” denilsin.
..................................................
Yanındayım ve imzamı atıyorum dost kalem....
Bir bayrak altında kardeşçe yaşamayı beceremeyenler, huzuru katledenler, fidanlarımızın, toprağımızın, analarımızın çığlıkları için sorulacak sorular verilecek cevaplar olmalı...
SEVGİLER....
SEVGİLER....
Deli oğlan altına ben de imzamı atoıyorum.
Gözlerinden öpüyorum.
Selam ve duamla.
HARFİ HARFİYEN KATILIYOR İMZALIYORUM
TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI
SEVİLAY ŞAHBAZ
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta