Bana çocukluğumdan bahset
Hatıralarımdan
Gökyüzü yağmurluyken gülüşlerimizden
Güneşliyken çatılar, ağaç gölgelerine uzanışlarımızdan
Hatırladığım ilk doğum günümde verdiğin çamurdan arabamdan
Hatırlat bana, geçmişim silinip gitmeden benden,
Küçük bir oyundu bizimkisi
Sahnesi küçük ,
Ay ışığında oynanan
Güneş doğunca
Perdesi kapanan
Yıldızlar izlerdi ikimizi
Çocukluğunun atlı karıncalarına götür beni
Dört nala dönsün dünya etrafımızda.
Uçurtmalarının saçaklarına bağla
Sal gökyüzüne, bulutlara dokunayım
Bulutlardan saklı bir bahçe yapayım
Kimse, hiç kimse dokunmasın, dokunamasın
VE DUYDU….
…..VE Senden duymak istiyorum dedi
Usulca baktım gözbebeğindeki alev alev yangına
Dilim lal.
Gönlümde demirparmaklıklar
Kaderimse prangalı ağır mahkum …
Acıtıyor varlığın
Ne kadar da içsem kanamadığım su gibisin boğazımda
Kaldı ki bir yudumun bile seraptır varlığımda.
Ne kadar sarıp sarmalasam da
En kuytularımda saklasam da, kanayanımsın,
Yürek sızısına merhem olamadığım acizliğimsin,
….durdum
Sadece kalakaldı adımım kursağımda
Herşey gibi ,hayal etmem bile çok görüldü
Oysa sacede bir çocuk gibi hiç sahip olamayacağım bi oyuncağın rüyasını
Görüyordum
Gün yada Tün ,ben o hayalle bile mutlu olmasını beceriyordum.
Hoş gelmişsin sevdiğim
Nice şiirler biriktirmiştim sana kağıtsız kalemsiz
Ne çok dilemiştim seni her yıldızda
Bak şimdi her kuytum bayram yeri
Tüm uçurtmalar mektuplara cevap veriyor
Gönül ayraçları portakal çiçeğine durmuş
Ömür dediğin nedir ki
Bir pencere aralığından görünen gökyüzü mü
Yoksa o mavinin gözlerini örten patiskadan bir perde mi
Ömür dediğimiz nedir ki
Senin gidişin ile geleceğin arasında
Saat kadranında ki inleyişler mi
…… ve gör dedi
Sadece bakışını değdirme tenime
Uzağıma çevirme umudumun gökyüzünü
Teninde yüzyılların iziyle köşesine çekilmiş
Saatini bekleyen bir kadının
ayakucuna yuvarlanmış yumak gibi dimağım
ha gayret diyorum benliğime
her gün doğumunda ,
evreni aydınlatan gün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!