İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn.*
Tüm Türk dünyasına mal olmuş, benim ve benim gibi nice şairlerin üzerinde hakkı ve emeği olan bu gönüller sultanına içimden geldiği gibi yazmak istedim. Yer yer üstadın şiirlerinden de alıntı yaparak yazdığım bu şiiri üstadın aziz ruhuna rahmet dileklerimle ithaf ediyorum.
Haktı Karakoç
–Abdurrahim Karakoç'un anısına ithaf–
“Gün ağarttı kara saçın örgüsün”
Dedi taş başına çıktı Karakoç
“Muhabbet faslında ölüm türküsü”
Söyledi, ağıtın yaktı Karakoç
Yüreğinde büyütmedin ezeni
Eğri direk kırar dedin hezeni
Yine değişmedi dünya düzeni
Titreyen alevi yaktı Karakoç
Her üşüyen yüreğini yakmakta
Pınar dertli dere sarhoş akmakta
Sular bile güzellere bakmakta
Ondan ırmaklarla aktı Karakoç
Gazel olmuş sıra sıra söğüde
Dağ ardında unutulmuş şehide
İki gidip bir dönünce, yiğide
Gece gündüz canın sıktı Karakoç
“Çok olur dağların karı-kıcısı,
Böyle imiş alnımızın yazısı.
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı”
Açtı hüzün gülü koktu Karakoç
Daralıp kayboldu geniş ufuklar
Aşka gölge oldu kara bulutlar
Takvim yaprağında kaldı umutlar
Bu dünya gözünde yoktu Karakoç
“Kerem eyle, fayda vermez yardımın
Tıp dilinde çaresi yok derdimin.
Her tarafı gurbet olmuş yurdumun”
Demişti çok haklı çıktı Karakoç
“Âşıklar diyarı Elbistan ili…
Olur bu mevsimin bağ-ı irem'i,
Her çeşmenin üç-beş tane güzeli”
Kalmadı âdetler kalktı Karakoç
Anlattın ovalar nasıldır bizde
Kağnılar yollarda yoncalar dizde
Saydıklarım damla değil denizde
Hece şiirinde tekti Karakoç
“Maraş'a, Muğla'ya, Kırklareli'ne
Yiğit Köroğlu'nun Çamlıbel'ine
Kars'ın yaylasına, Van'ın gölüne”
Sevgiyle sevdayı ekti Karakoç
“Yüksekten dökülen suyun sesine
Kekik kokusuna, çam gölgesine
Renklerden sütbeyaz, koyu yeşile”
Ceylanla cerenle sekti Karakoç
“Özü bulmak için indim derine
Güç değdi ellerim dost ellerine
Salınca gönlümü mahşer yerine”
Burca aşk sancağı dikti Karakoç
“Gene yanar oldu bağrımın başı
Nasıl söner bu sevginin ataşı
Oğuzlar soyunun savaş yoldaşı”
Zırhını şuurla dikti Karakoç
Ak kervanın son gediğe varmadan,
Ayrıldı bir yerde şekil manadan.
Hiç kimse görmeden, kimse duymadan
Seni de bir melek yıktı Karakoç
“Ve işte dünyada en son arkadaş
Başımın ucunda dikili bir taş
Bitti, doğduğum gün başlayan savaş”
Toprağa bağlanan köktü Karakoç
“Yiğit ölür kaçar dağın neşesi
Ne sümbülü kokar, ne menekşesi
İniler ardıcı, çamı meşesi”
Çünkü aramızda yoktu Karakoç
İkibinoniki Haziran yedi
Berzaha göçerken elveda dedi
Hayat buldu O'na dönme ayeti*
Şahidiz arı-duru paktı Karakoç
Hasret girdi Karakoç'la araya
Kâr eylemez merhem sürme yaraya
Dua etmek düştü Gözükara'ya
Yaşayan dosdoğru haktı Karakoç
* Bakara 156, Ellezîne izâ esâbethüm musîbetün, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râci‘ûn.
“Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman ‘Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız) ’ derler.”
Çark-ı Devran (sy. 131)
Mehmet GözükaraKayıt Tarihi : 7.6.2012 17:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mihriban öksüz kaldı Yüzyılımızın en önemli şairlerinden olan Abdurrahim Karakoç tedavi gördüğü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde bu gün (7 Haziran 2012) vefat etti. Çocukluğundan beri şiirle ilgilenen Karakoç, 1933 yılında Elbistan’a bağlı olan Ekinözü’nde dünyaya geldi.1958-1982 yılları arasında Cela Belediyesinde muhasebe memuru olarak çalışan Karakoç’un ilk şiirleri Elbistan’da yayınlanan Engizek gazetesinde yayımlandı. 1984 yılında sanat hayatını sürdürmek için Ankara’ya taşınır. Akit-Vakit gazetelerinde köşe yazarlığı yapar. Temiz bir Türkçeyle ve hece vezniyle yazdığı aşk, gurbet ve sosyal temalı şiirleriyle geniş kitlelerin ilgi ve beğenisini kazandı. Karakoç, yarışmalara katılmamıştır. Ödül karşılığı yapılan bu tür yarışmalara hep karşı çıkmıştır. 100’ün üzerinde şiiri bestelenmiştir. Özellikle Musa Eroğlu’nun bestelediği “Mihriban” ve “Unutursun Mihriban’ım” ile “Omuzumda Sevda Yükü”; Bayram Bilge Tokel tarafından bestelenen “Dağ ile Sohbet ”, ayrıca; Ekrem Çelebi’nin bestelediği “Sultanım” türküleri Türk halk müziğinin klâsikleri arasında yer almış olup eserleri; İbrahim Tatlıses, Orhan Hakalmaz, Selda Bağcan, Şükriye Tutkun, Gülşen Kutlu gibi sanatçılar tarafından yorumlanmıştır. “Tohdur Beğ” adlı şiirini ise hemşehrisi Mahzunî Şerif besteleyerek okumuştur. Hasan Sağındık pek çok şiiri bestelemiş, şiirlerinin bazıları İbrahim Sadri, Bedirhan Gökçe gibi sanatçılar tarafından CD’lere okunmuştur. Abdurrahim Karakoç’un Eserleri: 1. Hasan’a Mektuplar, Fedai Yayınları, 2. El Kulakta, Maya Yayınları, 3. Vur Emri, Töre-Devlet Yayınları, 4. Kan Yazısı, Töre-Devlet Yayınları, 5. Suları Islatamadım, Ocak Yayınları, 6. Beşinci Mevsim, Ocak Yayınları, 7.Dosta Doğru, Ocak Yayınları, 8. Gökçekimi, Yenisey Yayınları, 9. Akıl Karaya Vurdu, Ocak Yayınları, Abdurrahim Karakoç evli ve üç çocuk babasıydı. İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn.* Tüm Türk dünyasına mal olmuş, benim ve benim gibi nice şairlerin üzerinde hakkı ve emeği olan bu gönüller sultanına içimden geldiği gibi yazmak istedim. Yer yer üstadın şiirlerinden de alıntı yaparak yazdığım bu şiiri üstadın aziz ruhuna rahmet dileklerimle ithaf ediyorum.
Saygılarımla...
Allah c.c. kaleminize ve kelamınıza zeval vermesin.
Muhteşem bir mersiye idi.
İsabet buyurdunuz sevgili gözükaram! Hepimize dua etmek düştü. Başka elden ne gelir?
Merhum üstada ve onunla birlikte başta Sevgili peygamberimiz, eshab-ı kiram ve İmam-ı Azam R.A. efendilerimiz olmak üzere geçmişlerimize rahmetler diliyorum. Size de minnet ve şükranlarımı arz ediyorum.
100+heybem.
Vesselam..
TÜM YORUMLAR (9)