Mihri Muhabbet - Garib Çoban

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Mihri Muhabbet - Garib Çoban

Mihri Muhabbet - Garib Çoban

İnsanları tanıdıkça, fasit daireler çiziyorum.
Ne vakit nihayet işin sırrını anladığımı düşünsem yeniden kayboluyorum.
Tam yakaladım diyorum elimden kayıyor mübarek.
Eee zaten onu yakaladığın an gerçek olmaktan çıkar.
Şimdi gelecek geçmiş dolu, geçmiş gelmeyecek olsa da.
Bir şey anlamını yitirince, artık devam edemiyor insan, uzaklaşıyor ondan.
Bu ne olursa olsun, anlamını kaybedince, daha kolay vazgeçebiliyorsun.
Değer vaktinde bilinmeli, sonrası geç olur.
Hayatta her insan, nesne, arzular.
Bir bitene çâre yok, bir de yitip gidene.
Ya da azimler bizim ona atfettiğimiz anlamla alâkalı.
Belki de kırgınlığım kendime, insan nedir şimdi bildim.

Ne harika değil mi!…

Bu hakikat gündemi, kazanç elde edebileceğiniz bir iş, çözebileceğiniz bir problem değil.
Ve işin güzelliği de burada!.
Kimse ona sahip olamaz ya da onu tutup kavrayamaz, akışı çerçeve içine alamaz, suyun akışına düğüm atamaz.
Sahip olabileceğiniz veya kavrayabileceğiniz her şey bir nesnedir ve dolayısıyla geçicidir.
Küllü men aleyhâ fân.
Okumaz mısın Sure-i Rahmân
Ama sen sandığın kimsenin zâten olduğu şey kavranamaz.
Ve bir anlam bulabileceğin fikrinden vazgeçtiğinde birdenbire mükemmelliğin üstü açılır, manâ keşf olunur.
Ölüm herşeyi bitirir birgün, biraz da sevgi biriktirin.
Ve nasıl yitirdim ben kendimi.
Kendimi de dünyayı da unutmak istiyorum.
Ama bu sadece tam teslimiyet ve bir güzel bırakış içinde.

Kayıplarla varılır gayba...

Kendi benliğinin doğasını sorgulamaya başlayan biri, sorgulamayı bitirmeyecek.
Ama sorgulama tarafından bitirilecektir!..
Allah'tan öyle..
Soru: Neden kendimizle bağlarımız kopar?.
Cevap: Çünkü kendimiz olmak acı verir.
Onu hatırladığım ve merak ettiğim günler oluyor.
Ne yapıyor?..
Onu özlediğim geceler oluyor.
Ve şunu merak ediyorum!..
Kendime ne yapıyorum?..
Aşk dışında her şeyi kendimize saklama eğilimindeyiz.
Bunu gözlerimizle gösteriyoruz.
Kendinizi bulma girişimi için, karşılıksız sevmek abonelik formunu imzaladınız.
Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki!..
Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını.
Ve istifanızla birlikte bu abonelik iptal ediliyor.

Aşk, geri dönmektir.

Hiçbir kişi dünyalık putlarını fark etmeden, kendi karanlık tarafına bakmadan kendini anlayamaz.
Kendinizi bulabileceğiniz fikrinden geri adım attığınızda.
Kendinizi cennetin bilinmezlik bağçesinde bulursunuz.
Bize iyi gelen insanlar var.
Bizimkiyle aynı seviyede kalpleri olan.
Tuba Ağacı gibi, kökleri bilinmezlik göklerinde.
Tastamam bir mükemmellik içinde, kendinizi bilme dahil cümle arzu ve korkulardan arınmış bir hâlde.
Elhamdulillah aşk bu ne güzel koku böyle.
Düşüncelerimin artık özür dilemesine gerek kalmadığı gün, bir tutkuyu ortaya çıkarmak için geri döneceğim.
Her zaman sevdiğim şeyi sevmeye geri döneceğim..
Yaşamak ve nefes almak için geri döneceğim!..
O’nun zâtından başka her şey, helâk olacaktır. Kasas - 88)

Yazmak için geri döneceğim!..

Dünyalık putları sevgiye değişenlerin, temel olarak benlikle bağlantı kopuşu demektir.
Hayat bir oyun mu?…
Her saat kendi putlarıyla oynayanlar var.
Kaybetmemek için bahis oynamak istemeyenlerde var.
Sahip oldukları her şeye bahse girenler var.
Dünyalık bahis yap ve kazan.
Karşılıksız severek ahiretlik bahis yap.
Ve garib gönlüne inen Maideyle kendini kaybet!…
Seni heyecanlandıran şeylerden asla utanma.
Seni diğerlerinden farklı kılacak şey bu.
Hissettiklerimizin her zaman zamanında söylenmesi gerektiğini öğrendim.
Ve kimi seviyorsan ona vardığında söylemelisin, gittiğinde değil.

Bahse girer misin?..

Yoksa sureti insanları gözlemlemeye mi razı olursun?..
Hadi oynayalım?..
Benim özgürlük anlayışım kendim olmaktır.
Karşılıksız sevenler için hayat bir oyun değil, aşkla arınmadır.
Kalbiniz iyileştikten sonra iyileşen eli bir daha bırakmayın.
Oyunların çoğumuzun hoşlanmadığı kuralları vardır.
Ve biz de o dayatılan, tuzak tadındaki dinamiğin içine girmek istemiyoruz.
Aşk konularında en fazla deneyime sahip olanlar çılgın insanlardır.
Asla aklı başında olanlara aşk hakkında soru sorma!..
Akıllı insan, aklı başında sever.
Sana sahip olduğum tüm sevgiyi verdim.
Hiçbir şeyi kendime saklamadım.
Ve biliyor musun?..
Hiç pişman olmadım.
Çünkü putlarım yoktu.
Seni her zaman kendimden daha çok sevdim.
Sanki hiç sevmemiş gibi.
Biz aşktan geldik bahse girmiyoruz.
Aşkım aleve dönüştü.
Ve bu alev yavaş yavaş içimdeki dünyevi şeyleri tüketiyor.
Çünkü değerinin ne olduğunu anlamak için rekabet etmemize gerek yok.
Vazgeçmene yardım eden kişi O..
Kalbindeki en güzel yeri hak ediyor.

Bir kabristanda kendini ara.

Zaten her şeyin bir değeri vardır.
Karşılıksız sevgiyle bağ kurma çok önemli bir ihtiyaçtır.
Bizim bağ kurmaya, ait olmaya, sevilmeye.
Ve sevmeye ihtiyacımız var.
Kendiniz olmanız bağışıklık sisteminiz için zengin olmanızdan.
Ve yüksek makamlara gelmenizden daha faydalı.
Birlikte kelimesi ne kadar güzel.
Ulaşılan bir hayale ve günlük çalışmaya benziyor.
Yıllar gibi geliyor, sabır gibi.
Çok soğuk günlerde veya dayanılmaz derecede sıcak günlerde.
Kahveye, gülümsemelere, gözyaşlarına ve neşeye.
Suç ortaklığına benziyor, sinsi bakışlara benziyor.
Putlarınla kararlaştırılan sessizliklerle, bir gün bana neyin daha önemli olduğunu soracaksın.
Benim hayatım mı yoksa seninki mi?..
Ben benim diyeceğim.
Ve sen benim hayatım olduğunu bilmeden gideceksin.
Ve değer verilen her zaman kazanılır.
Yani hakikate ermenin gerçeğe ulaşmanın yolu zihnin mantık akışını kesmek ve rüyadan uyanmak mı?..
Gördüğün rüyâde sâde sen varsın.
Sözde gerçek tek gerçek siz kendinizsiniz.

Hayatınıza bir kitap koyun!..

Zaten kendinizseniz ermek gibi bir kavramla süslenen, böylesi bir mantıksal varsayımı nasıl hâlâ ciddiye alabilirsiniz?..
Erişim ihtiyacı, bir yerlerde sözde bir gerçeğe henüz erişemeyen bireysel bir benlik olduğunu varsaymakla aynıdır.
Gözlerin kapalı bile seni görmek isteyen seni görür.
Bir balon üflendikçe şişer ve bir yalan, inanıldıkça gerçeğe döner.
Elbette bu tür kavramsal ve mantıksal varsayımların sadece zihin tarafından hikaye edildiğini.
Ve sonra da dönüp ciddiye alındığını fark etmiş olmalısınız.
Dolayısıyla, kendinizin yani sonsuz parlayan enerjinin, nur'un kendisinin sözde gerçeği ermesine filan gerek yok.
Çünkü siz zaten kendinizsiniz.
Olduğunuz şey olamazsınız!..
Kaybetmediğinizi bulamazsınız, unutmadığınızı hatırlayamazsınız.

Her zaman geri dön!..

Görünüşte zor olan kısımsa, zihin tarafından anlatılan mantığı ciddiye almamaktır.
Hayır, zihin tarafından anlatılan bu mantık akışını kesmeye de gerek yoktur.
Bir şeyin değeri, ne kadar süreceğiyle değil.
Ne kadar yoğun bir şekilde gerçekleştiğiyle ölçülür.
Bu yüzden unutulmaz anlar.
Anlatılamaz şeyler.
Ve eşsiz insanlar vardır.
Bunun yerine zihnin mantıksal varsayımlarını bir rüya hikayesindekine benzer şekilde ele almak.
Ve bunu bir şaka olarak değerlendirmek iş görecektir.
Rüya görmek sorun olmadığı gibi şakalar da sorun değildir.
Şakaların tadını çıkarabiliriz.
Öyle ya bazen şakalar eğlenceli olabilir, tıpkı bir Lunaparka gittiğinizde tüm oyunların şaka olduğunu bilmeniz gibi.
Yine de bu eğlenmenize mâni değildir.
Bu mevzuda kutsal metinlerin mesajı gayet net.

Zaten O aynı kişi.

Dünya hayatı sâde bir oyun, bir eğlence;bir süs, bir gösteriş!..
Aldanış yurdundan başka ne?.
Görünen o ki, bir gün gelip, hiçbir önemi olmayanları umursamayı bırakıyoruz.
Ve ne güzel bir ölüm.
Hissetmekten, hayal etmekten, sevmekten utanmayan insanları severim.
Başkalarını önemseyen!..
Ama aynı zamanda kendilerini de önemseyen kişiler.
Karşılıksız sevgisiyle bir şeyler yapanlara.
Dualarla gönülleri okşadıklarında, öptüklerinde.
Hatta düşündüklerinde!..
Aynı şey kitabın oyun olarak açık ettiği sözde hayat için de geçerlidir.
Bizden olanlara şefkatten bahsetmesinler.
Teheccüt vakti hassasiyetle, gizlice seviyoruz.
Ne yokluğun, ne de uzaktan.
Önemli olan, şems vakti her şeyi kalbimizde saklayanlarımıza.

O Kıtmir’di, güçsüz değildi.

Hem bir dalganın okyanus oluğunu anlamak için ölmesi gerekmediği gibi.
En büyük şakanın hayat olduğunu anlamak için de illâ ölmek gerekmez.
Rabbim kalplerimizi muhabbet bağıyla bağlasın kendisine.
Muhabbet bağında uzaklık yoktur.
Zaman ve mekân yoktur.
Gâr-ı gönlünde şu mücrime yerin hiç yok mudur?..
Ehl-i Kehf’den saymasan karşılıksız sevgiyi.
Sen yine, gönlüne bir Maide indiyse kendini Kıtmir say.
Sen benim en zor sınavım, en güvendiğim yanımsın.
Sevmek zayıf noktanı sunmaktır.
Ve onların seni sevmesi, seninle ilgilenmeleridir.
Birinin kalbine değerse bu lütuf, o kalpte bulunan herkese değer.

İnsan insana iyi gelmeli.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
Ameli kendisini geri bırakanı soyu ileri götürmez!..
Hz. Nuh’un oğlu kötülerle arkadaş olduğu için peygamber ailesinden olma şerefini kaybetti.
Halbuki Kıtmir birkaç gün iyilerin peşinden gidince insan şerefi kazandı.
Bir ağaçtan ilkbahardan sonra çiçeklerini dökmeyeceğinin sözünü alamazsın.
Bazen şöyle olur!..
Acının kendisi değil ama ondan kaçma biçimimiz, ölümün kendisi değil.
Ama hayattan saklanma yollarımız, gerçek değil.
Ama onu el çabukluğuyla kaybetme hünerimiz bizi yaralar.
Bazen daha büyük hasarı, yüzleşmekten kaçındığımızda alırız.

Beni ben olarak kabul et.

Ey Garib Çobanım, senin karşılıksız sevginin misafirliği, dünyalık putlar biriktirenlerin gönlüne ağır gelir.
Önemi yok artık, rüzgâr esti dal kırıldı.
Bir bakmışsın Yusuf kuyuda zordadır.
Bir bakmışssın Yusuf mısır’a sultândır.
Yaşadıkça oyuna dahiliz.
Herkes kaybetti.
Ölüm kazandı.
Mezar taşlarına Huve'l Baki kazındı.
Aşk ile yeniden dirilmeye vaktimiz olacak.
Velhamdülillahi Rabbilalemin.
Ölmeden önce ölünüz, yaşayana dönünüz, vesselâm.
(Y.ed - Dilsiz Harfler Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 30.10.2024 17:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnsan insan derler idi. İnsan nedir şimdi bildim. Can can deyü söylerlerdi. Ben can nedir şimdi bildim. Canların kalbinde olan. İnanç nedir şimdi bildim. Muhyiddin Abdal

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    "Ölüm kalım meselesi"
    Dünyalık, gitmeyecekmiş gibi!

    Aşk
    Yatıştıran
    Gerçeğe yaklaştıran,

    Çünkü sevince sakinler insan
    Yumuşar
    Rahatlar

    Teslim olur...

    Gerçek ancak o zaman anlaşılır

    Bence de.....

    Tebrikler Engin Bey...

    Cevap Yaz
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı

    Güç ölümde artık
    Kaybeden kaybedene
    Ölen yatay durur.
    Sadece mezar taşları dik.

    TEBRİKLER SAYIN DEMİRCİ

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)