Kafam karmakarışık aşkın sokaklarında.
Aşkın kaç yüzü var?
Aşk beklemek miydi?
Belki beş belki on yıl…
Biri beni çok sevdi diyebilmek miydi aşk?
İç dünyam tesadüfler ağı, sevilmek ise bir lütuf...
Olanları böyle olması gerekiyormuş gibi kabullenmek
aşkın tezahürü mü?
Aşk mantığımı kör eden duyguların seli mi?
Kavuşamazsak bir ömür süren sarhoşluk gibi mi?
Belki de aşk bir mihnet,
uzakta yanıp sönen keder dolu bir deniz feneri...
Bana aşkı sorma!
Kafam karışık aşkın sokaklarında.
Bir ağaç gövdesini saran
yosunun dilinden anlayabilseydim
hele yıldızları çözebilseydim,
belki de bu karmaşanın içinde kendimi de bulabilirdim.
Belki o gün gelecek
belki ayrılığın soğuk selamına açacağım gözlerimi
ve sen ufkumdan yavaşça kayıp gideceksin.
Sesimden önce titreyen yüreğime
yalanlar söyleyeceğim.
Biz ayrı ağaçların kökleri,
birbirine uzanamayan şehirler gibiydik diyeceğim.
Belki de mevsimlerdi bizi ayırmaya çalışan.
Hislerimiz kalmamızı,
mantığımız gitmemizi söylerken
başa döneceğiz kendimize yalanlar söyleyerek.
İnkar etmiyorum,
hayal dünyam bir illüzyondan ibaretti.
Ama ya hissettiklerim ya hissettiklerin...
Onlar da mı bu yalanın bir parçasıydı?
Bu kalbimi kemiren acı, bu da mı yalan?
Bu veda bir mezar sessizliğinden başka bir şey değil.
Rüzgar bile yön değiştirdi
o da artık benden yana değil.
Kokunu getirmiyor olur olmaz zamanlarda.
Ben de saatlerin hesabını yapıyorum.
Sırf sana yakın olmak adına zamana seni ekliyorum.
Seni hatırlatan ne varsa hala sımsıkı tutunuyorum.
Varlığını yokluğunla çarpıyorum adı aşk oluyor.
Yokluğunu varlığınla çarpıyorum adı yine aşk oluyor.
İsminin geçmediği hiçbir cümlede
özgürlüğü hissetmiyorum.
Her yol gam her yol keder oldu.
Aşk benim mihnetim oldu.
Kayıt Tarihi : 6.4.2020 12:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

?feature=shared
TÜM YORUMLAR (1)