Miguel de Unamuno Şiirleri - Şair Miguel ...

0

TAKİPÇİ

Miguel de Unamuno

Belleğime sürgün ediyorum kendimi
Orada yaşayacağım gelecekte
Zamanı gelip beni yitirince
Tarihin boş sayfalarına bakın siz de

Yaşam nereden bakarsan bak, hiç

Devamını Oku
Miguel de Unamuno

“Beşikten çıkıp geliyor keder bize
Ve beşikten geliyor sevinç de…”

“Ona yalan söyledim, kendime yalan söyledim. Hep böyle oluyor! Herşey bir düş ve düşten başka bir şey yok. İnsan konuşurken yalan söylüyor ve kendi kendine konuşurken, yani düşündüğünü bilerek düşündüğü zaman yalan söylüyor. Fizyolojik yaşamdan daha gerçeği yok. Söz, toplumsal üründür, yalan söylemek için yaratılmıştır. Bir düşünürümüzün, gerçeğin de söz gibi toplumsal bir ürün olduğunu söylediğini duydum, zaten herkes buna inanıyor ve buna inanırlarken anlaşıyorlar. Toplumsal ürün olan yalandır…” Bir dilin elini yalandığını duyumsayınca haykırdı: “A! Burada mısın Orfeo? Sen konuşmadığına göre yalan da söylemiyorsun, hatta ben kendi kendini aldatmadığını ve yalan söylemediğini düşünüyorum. Evcil hayvan olmana karşın, insandan bir şeyler almış olman gerekir. Yalan söylemekten ve kendimizi önemsemekten başka bir şey yapmıyoruz. Söz, bütün duygularımızı ve izlenimlerimizi abartmak için… hatta bunlara inanmak için yaratıldı. Söz, öpücük ve kucaklaşma gibi, her türlü uzlaşmalı anlatım türü… Her birimiz yalnızca rolümüzü oynamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hepimiz roman kişisiyiz, hepimiz maskeyiz, hepimiz komedyeniz! ... Tek gerçek, konuşmayan ve yalan söylemeyen fizyolojik adamdır…”

Augusto Pérez, sokakta gördüğü ve çarpılarak peşinden gittiği güzel piyano öğretmeni, dönemin feministi (eniştesinin deyişiyle geleceğin kadını) Eugenia’ya aşık olduktan ve deyim yerindeyse gönül gözü açılıp bütün kadınları güzel görmeye başladıktan sonra bu sözleri, aşırı tacizkâr davrandığı ve iltifatlara boğduğu ütücü kız Rosario’nun ardından köpeği Orfeo’ya sarf etmişti. Bilerek isteyerek ve düşünerek, her gün gördüğü, âşık olana kadar hiç fark etmeği Rosario’ya bir yolculuğa çıkmak istediğini ve onun da kendisine eşlik etmesini arzuladığını söylemiş hatta onu buna ikna etmişti. Bu sırada Cemal Süreyya’nın dediği gibi (“Ayışığında oturuyorduk, bileğinden öptüm seni. Sonra ayakta öptüm, dudağından öptüm seni. Kapı aralığında öptüm, soluğundan öptüm seni”) zavallı kızı öpücüklere boğmuştu, zengin bir mirasın tek varisi olan Augusto Pérez. Sonra yaptıklarından dolayı kendini iyi hissetmemiş olmalı ki kızı dışarı gönderip yalnız kalmış ve belki kitaptaki tüm kahramanları gibi varlığı kuşkulu bir roman kahramanı olan köpeği Orfeo’ya yukarıdaki sözleri etmişti. Augusto belki de içindeki köpeğe konuşuyordu. Kültürün, dilin baskıladığı biyolojik hayvana.

Devamını Oku