Çoktan çekmiş aşka aşık şairlerin kalbinden isli paslı kılıçlarını, mazinin bağrından kopup gelen atlılar..
Hafızasını kaybetmiş kalenin kapısını tutuyor, silindirlerle göğüsleri mühürlenmiş muhafızlar..
Dövüyorlar surları acımasızca gecenin bir yarısı ansızın hatıralar..
Dicle ve Fırat’ın ortasında, açmış göğe ellerini bir mabedin hüznüne ağıt yakıyor kahinler..
Örüyor saçlarını Göbeklitepe’de sağır, kör, dilsiz erenler..
Güney Mezopotamya’yı sarmış kızıl saçlarının nüvesi, uzanmış Uruk’tan, Nippur’a hayrete düşürüyor herkesi..
Kayıp kaleden kaçtığından beri, büyüyor büyüyor büyüyor adımların ve gölgende kuruluyor ilk şehirler..
Seni bildim bileli,
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.
Devamını Oku
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta