Hangi parçasından doğuyordu güneş ufkuna
Bir yanda Dicle, diğer yanda Fırat’ın çılgınlığıyla
Hısn-ı Keyfa’nın mahzun duruşlu bakışlarından mı dökülüyordu saçların
Yeryüzü bir kez daha mı sarsılacaktı masum Cudi’nin tepelerinde
Bir kez daha mı dağılacaktı rüyalarımız...
Mezopotamya topraklarının mümbit hilalinde mi kaybolmuştu
Tufan, Gılgamış destanları ve Babil’in asma bahçeleri
Sümer tapınaklarının duvarlarına mı çakılmıştı çivi yazıları
Ya Akad, Elam, Asur dedikleri
Sahi yaşamış mıydı adını saydıklarım
Kim gömmüştü tarihin tozlu sayfalarına...
Her gelen bir şeyler bıraktı kıyılarına
Her giden bir şeyler götürdü milat öncesi ve sonrasında
Süleyman mı aşık olmuştu Belkıs’a
Billur zeminler mi döşemişti minik ayaklarına
Var mıydı ölümsüzlük...
Yoksa bir varmış bir yokmuş mu oldu asırlar sonra
Adı sen, adı ben olup da biz olamayanların
Yaşadığı sona gidiyoruz dolu dizgin
Ölümün var olduğu şu dünyada...
Geride kalan
Bir tatlı söz, bir iyilik olursa
Ne mutlu sana...
Eylül GÖKDEMİR... 18.EKİM.2007
Kayıt Tarihi : 7.6.2008 10:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!