Rozerin...
Sana geldim,
ey kavganın tarihiyle yaşıt Mezopotamya
geldim,düşlere gecikmiş kuşlar gibi...
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
seni geç tanıdım yazık....
sana geldim
ey güneşle yaşıt Mezopotamya
geldim,düşlere gecikmiş kuşlar gibi....
sana geldim,
ey beni Rozerine hasret bırakan Mezopotamya
geldim,düşleri vurulmuş kuşlar gibi
Rozerin!
ey geceden kara yazgısı
ey uykusu çalınmış gök-yüzünde saklı gece
kastın mı var kederlenmiş ömrüme?
sana yazdıysam bütün bildiklerimi
yaşamak iflah olmaz bir ihanettir artık
ya kınalı avuçlarında götür yüreğimi
ya kefenin olup sarayım,
kendinle götür beni….
neden bu ülkede şairler duyulmaz?
neden bu ülke karanlığa bu denli hevesli?
neden ülkemin çocukları 'biz'den sayılmaz?
ve neden insanın yüreğine hiç bakılmaz?
toprak, onursuz yaşayabilir mi emek olmadan.......
susma şair sakın susma!
bir çoban ateşini söndürüyor önce
ve sonra yangınını…
bir eski aşkı gezdirir de dağlarda
kimse görmez nasıl da-yandığını...
ağıtlar yakar geçen ömrüne,
ve Kürtçe çalar kavalını
“pir bum dıl pir nabe evdalo dıl”
harika bir anlatım tarzınız var..
bir çoban ateşini söndürüyor önce
ve sonra yangınını…
bir eski aşkı gezdirir de dağlarda
kimse görmez nasıl da-yandığını...
ağıtlar yakar geçen ömrüne,
ve Kürtçe çalar kavalını
“pir bum dıl pir nabe evdalo dıl”
harika bir anlatım tarzınız var..
bir çoban ateşini söndürüyor önce
ve sonra yangınını…
bir eski aşkı gezdirir de dağlarda
kimse görmez nasıl da-yandığını...
ağıtlar yakar geçen ömrüne,
ve Kürtçe çalar kavalını
“pir bum dıl pir nabe evdalo dıl”
harika bir anlatım tarzınız var..
bir çoban ateşini söndürüyor önce
ve sonra yangınını…
bir eski aşkı gezdirir de dağlarda
kimse görmez nasıl da-yandığını...
ağıtlar yakar geçen ömrüne,
ve Kürtçe çalar kavalını
“pir bum dıl pir nabe evdalo dıl”
bir çoban ateşini söndürüyor önce
ve sonra yangınını…
bir eski aşkı gezdirir de dağlarda
kimse görmez nasıl da-yandığını...
ağıtlar yakar geçen ömrüne,
ve Kürtçe çalar kavalını
“pir bum dıl pir nabe evdalo dıl”
SLM ÖZHAN BEY GERÖEKTEN HELAL OLSUN SİZE ALLAH SENİ DÜNYA GETİREN ANNE VE RAHMETLİ BABANDAN RAZI OSUN GERÇEKTEN HARİKA BİR SAİRSİNİZ ÇOK TEŞEKÜREDERİM TÜM MEZOPOTAMYA HALKI ADINA VE KANKALARIM ERDAL,ÖZCAN,ŞENYURT,DAŞTAN VE BİLAL ADINADA TŞKLER VEDE SLMLARINI SUNAR BABANIN MEKANI CENNET OLSUN ALLAH SENDEN DE RAZI OLSUN BE İSYANKAR ŞAAİRİM
''Mezopotamya Üzerine nekadar şiir yazılsa azdır, ama bu şiir Yüreklerdeki mezopotamya sevgisine Fırat suyu gibi Can veriyor..Yüreğine sağlık Heval.''
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta