aynı rüzgârın tedirginliğinden korktuk.
damlarda asılı duran dinozor cesetleri
tırnağı uzayan yağmur
öksüren gök...
kaybolmak için çok bilindik bir dünya değil mi?
ileriye doğru unutmak isterdim
ileriye doğru kaybetmek her şeyi
geriye doğru ne varsa
acıttı nasılsa
İ-L-E-R-İ-Y-E D-O-Ğ-R-U
sokağın kenarında öpüşürken
rüzgârın korkunç öykülerini dinledik
karanlık gidince kaybolan yüzünden sonra
oturup uzun bir sessizlik aradım müphem parmaklarımda
perdesiz kalbimde saklanmak da nerden çıktı?
kim baksa gördü seni
oysa sana sadece git
bu karanlık bizim değil
karşı uykudan geliyor bu rüya sesi
ben hiç görmem
kandıramam bizi dedim
göğsünde duran güneş köpekleri
gördüm, kristali kalbinin
tanrı ve savaşları
benim boğazımda aykuşağı
tenimde yenilgi
öpünce geçer dediğin ne varsa acıttı
arttı
öyle kaldı üzerimizde
o yüzden gelme
harekete durur ayaklarım
tüm düşler görüldü nasılsa
ne zaman düşünsem hataya imla olur sözlerim
bir yabancıya sordum kendimi
ilkel bölünerek çoğalan
adını koyamam
az önce anılan
unutan gibi
evet
hüzünlü bir göğün
tedirgin rüzgârını dinledik
Kayıt Tarihi : 14.11.2018 10:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!