I
Bakma bana öyle ölü
Korkuyorum git, bu akşam
Beni bana bırak
Çok soğuk üşüyorum
Ben bir faniyim
Dayanamam yüzüne
Çehren korkutuyor beni
Git yaklaşma ne olur
Ben de dayanacak yürek yok
Git bakma bana ne olur
I
İki ölü konuşuyordu
Biri bakkal biri marangoz
Bakkal sordu marangoza
Acıtıyor mu diye kurt ısırışları
Marangoz şaşkın sordu
Hani kurt hangi ısırışlar
Bakkal sustu, daha
Fazla konuşamadı
Hatırlamıştı pirinçlere
Kattığı suları.
II
Bir zengin adamı getirdi
Kalabalık bir topluluk
Her dilde bir dua
Her dilde Allah’ a bir niyaz
Gömdüler başka bir zenginin yanına
Yatan ölü şaşkın, bakarken kalabalığa
Dedi bu adam çok yardımsever
Çok hak bilir olmalı yaşamında.
III
Bir cenaze alayı göründü
Yalnızca altı kişilik
Biri imam dördü mezarlık görevlisi
Bir de gözü yalandan yaşlı bir kadın
Tabutu sedeften, öyle vasiyet etmiş
Olmalı rahmetli, diye düşündü
Gelenin mezar komşusu ve
Herhalde pek seveni olmamalıydı
Hakkında dua eden imamdan başka.
IV
Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki
Sarmıştı her yanı bir mutluluk ve
Ölüler arasında tatlı bir telaş
Öyle değil miydi yeni gelecek
En büyük böcek ilaççısı
V
Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki
Neden olmasın bundan sonrası daha mesut
Hayatında etrafına mutluluk veren
Huzur saçan şu ünlü zat gelirken yanında
Neden getirmesin yanında dertli ölülere biraz rahat.
VI
Son yolculuk değildir
Mezarlığa geçiş
Yalnızca belli bir akıbetin
Durak noktasıdır.
VII
Ölüm dediğin mukaddes bir
Tekerlemenin tekrarıdır
Ölülerin dilinden düşmez bu tekerleme
Doğan ölür doğan ölür
Mezarlıklar şahididir bu tekerlemenin
Her mezar taşı bir tekrarın simgesidir
Bu tekerleme dünya kurulduğundan bu yana
Tekrara gelir, doğan ölür doğan ölür.
VIII
Taze bir can düştü toprağa
Yeniydi besbelli şu dünyada
Daha topraktan olalı ne olmuştu da
Toprağa dönüşü ne kadar olmuştu
Belli ki daha bebekti
Ne mezarı büyük ne toprağı yüksekti
Üzüldüler elbet diğerleri
Onlarda ana onlarda babaydı, zamanında.
IX
Tabutçu geldi mezarlığa
Yanında dev bir tabutla
Ve tabutuna göre bir yer aradı
Doğrusu büyük de adamdı
Ama bulamadı çünkü burada
Her tabut eşit olmalıydı.
X
Ölüm en büyük öğretmendir
Ve yılmaz, öğrencileri, ne kadar
Haylaz olursa olsun,
Bıkmaz öğretmekten tekrarla
Kayıt Tarihi : 14.3.2004 14:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kalbine, kalemine saglik
Sevgilerimle
Harun Yigit
Ve yılmaz, öğrencileri, ne kadar
Haylaz olursa olsun,
Bıkmaz öğretmekten tekrarla'
bu site sadece bir şiir sitesi degil düpedüz okul..ögrenecek çok şey var..
sevgili Ahmet Aksoy çok güzeldi..
kutlarım
saygı ile
Her mezar taşı bir tekrarın simgesidir
Bu tekerleme dünya kurulduğundan bu yana
Tekrara gelir, doğan ölür doğan ölür.
'Ölüm en büyük öğretmendir
Ve yılmaz, öğrencileri, ne kadar
Haylaz olursa olsun,
Bıkmaz öğretmekten tekrarla '
Mezarliklari, tarihi yapitlari iste bu gönül gözünün penceresinden izlemeli insan, görebilmeli, duyabilmeli, hissedebilmeli bir nefeslik bile olmayan bu alemin geciciligini.
Tesekkürler sevgili Ahmet, güzel insan, yürekli sair.
TÜM YORUMLAR (5)