Birden onun feryadı yırttı soğuğu
ve çarptı yüzüne cenaze törenine katılan devlet görevlilerinin kalpsizliğini!
“Anne götürüyorlar Muhsin’imi, anne, üşür orda o” diye hıçkırarak annesine sarıldı…
Muhsin’in dört aylık nişanlısı Funda.
Öyle çaresiz baktı ki, ölüm bile utanmıştı o an!
Söz bitmişti!
Yüreksiz bir dünyanın yüzüne çarpılan bir tokattı bu feryat!
Yöneten, yönettiğini sananların yüzüne bu kaçıncı tokat? !
Daha dündü, karnında bebeği ile hainlerce katledilen Mehmet’ ine haykıranı unuttunuz mu?
Efendiler, bu genç kadınların ah’ ı ve feryadı peşinizi hiç bırakmayacak!
İnsanları birbirine kırdıran sapkınlar! ..
Ezen, sömüren, gözü doymak bilmez kapitalistler! ..
İşbirliği edenler, bir kenardan gülenler! ..
Üşümesin çocuklarımız mezarlarda.
Ağıtlar düzmesin analar, bacılar, sevgililer…
Ölünceye kadar peşinizde olacak.
Musalla taşında onların göz yaşları ile yıkanacak leşiniz!
İki yakasında olacak onların elleri, kirli kefeninizin…
Kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz ölmekle?
Yağma yok öyle, izin yok kolay kurtuluşa!
Köpekler işeyecek mezar taşınıza.
Ölüm utandı, siz utanmadınız hainliğinizden! ..
Kayıt Tarihi : 18.9.2016 10:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!