Çocukça sevdalar yüklendi sırtıma ilkin,
Bebek gibi beleyip büyüttüm onları
Gözüm gibi baktım çoğu zaman,
Sonra 'yaksın' dedim.
Yakmadı sadece; yıktı da...
Beni sırtımdan vurduğu zaman,
Candan bir seven aradım, Ferhatlara has.
Hep dört duvar oldu sevdiğim,
Bir sigara bile bana yar olmadı.
Yüreğimin yanık kokusunu,
Benden başka alan olmadı.
Sonra ayağa düştü... Mezada götürdüm sevdamı.
Yine benden başka alan olmadı.
Bir yılan kesildi;
Koynumda besleyip büyüttüğüm...
Şimdi küsüm onunla, yıllarca barışmadım,
Kendi başına bıraktım, hiç konuşmadım.
Bazen açar da o küllenmiş yarayı,
Hemen karşıma gelir, gönlümün yıkılmış sarayı.
Ondan mıdır bilmem, bunca yıl sonra bile,
Onun sevdalı yürüyüşüne benziyor diye,
Çok kimsenin arkadan omzuna dokundum,
Kokusunu alayım diye,
Gizlice yanına sokuldum.
Eyvah, yine bana hüsranlar düştü!
Eyvah, yine bana isyanlar...
Bir kale duvarının dibinde suretini gördüm.
Yeniden kanatlanır gibi oldu yüreğim.
'Kalenin dibinde taş ben olaydım.
Yanında yürüyen eş ben olaydım.'
Yeni sevdalar ısmarladım, bulamadım.
Bir beni sevene eş olamadım.
Kalakaldım yol üstünde,
Himmete muhtacım şimdi.
Tutuldum hep el üstünde,
Bir başka başa tacım şimdi...
Kayıt Tarihi : 13.10.2008 11:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir Trabzon'un Akçaabat ilçesine bağlı Söğütlü Beldesinde 11 Mart 2002 tarihinde gece saat 02.20'de yazıldı. Aylar, yıllar süren bir özlemin mısralara dökülmesidir. Yaşanmış bir hikayenin dışavurumudur belki...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!