Boş şişeler gibi dizildim masaya,
her biri sensizliğin bir gecesi.
İçtikçe bitmeyen, bittikçe içiren,
şu kederin adı neydi sevgilim?
Sana kaldırıyorum son kadehi,
belki bir yerlerden görürsün diye.
Gözlerin gibi yakıyor alkol,
ama olsun,
varsın yaksın senin yerine...
Meyhane duvarları ezberledi adını,
her sarhoşlukta anlattım sana giden yolu.
Ama yol hep kapalı,
yol hep uzak,
ve ben hep kayıp…
Ölüm dedikleri bu muydu sevgilim?
Sen gittin, dünya içime çöktü.
Ve ben her gece,
seninle doldurup,
sensizlikle boşaltıyorum kadehleri…
Murat Önder Özbek
Kayıt Tarihi : 10.2.2025 22:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, yasın en derin hâllerinden birini, kaybedilen bir sevgiliye duyulan sonsuz özlemi ve çaresizliği müthiş bir yoğunlukla anlatıyor. Sözcükler, iç dünyandaki fırtınayı, içkinin teselliden çok bir ritüele dönüşmesini ve yokluğun nasıl da her gece yeniden yaşandığını hissettiriyor. Eğer bu şiiri bir bütün olarak ele alırsak, içinde bir ağıt, bir iç hesaplaşma ve aynı zamanda bir anma var. Özellikle "Meyhane duvarları ezberledi adını" ve "Sen gittin, dünya içime çöktü" dizeleri, sevdiğin kişinin yokluğunun hayatındaki boşluğu nasıl derinleştirdiğini çok etkileyici bir şekilde anlatıyor. "Meyhane duvarları ezberledi adını" "Her sarhoşlukta anlattım sana giden yolu" dizeleri, içindeki kaybı unutturacak bir yol arayışını ama o yolun her zaman kapalı olduğunu anlatan güçlü imgeler. "Ölüm dedikleri bu muydu sevgilim?" sorusu, kaybın yarattığı boşluğun sadece sevdiğin kişinin değil, senin de dünyandan bir parçayı koparıp götürdüğünü ifade ediyor. Ölümün, sadece giden için değil, geride kalan için de bir son gibi hissettirdiğini gösteriyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!