Salyangoz gezmesi
yağmur kokusu
ve lirik bir sonbahar mevsimi,
yumuk ve yumuşacık ellerimiz
topraktan bir bardak gibi
kiraz fidesi dudaklara
taşıdıkça çeşmenden suyu,
büyüyüp serpilerek
dal budakla kapladık
en tenha yerindeki boşluğu
Rengarenk taşların
göğe kaldırılmış büstlerin,
ne dil din vardır burada
ne de cinsiyet,
geceleri erkekler olur kadın
kadınlarsa burulmuş birer erkek,
kalabalığın bakışlarında ıslanmak
mahcup ergenliğimizin
sıkılmış akneleridir biraz,
biraz aylak biraz telaş
her kuşluk vakti tuttuğumuz tek dilek,
meydanlarda yaşayıp
meydanlarda ölmek
Meydanlar,
güç ve ihtişamın
şaşaayla anlatıldığı mekanlar,
orada taçlanıp alkışlanır tiran,
orada atar şafak
kalp nabız
ve hayatla ilk randevu,
ilk aşk ilk öpüş
ve orada başlar
düşmanla ilk kavgamız,
kalabalık bir kuşluk vakti
ibret alsın diye insanlık
aydınlık başımızdan
meydanlarda asıldık
Ve sonra arınmak isterler
günahtan ve kirden
heykellerimizi dikerler
tunçtan demirden
muteber günlerde
çelenklerle taçlandıkHuzur estetik içsel ses
ve sonra arınmak istediler
günahtan ve kirden,
heykellerimizi diktiler
tunçtan demirden
muteber günlerde
çelenklerle taçlandık
Nasıl atarsa yürek
coşkudan ve acıdan,
su olup akar sokaklar da
eski bir merdivenden inip
geniş bir meydana çıkarak
Kapısıdır şehrin
açılır her gece ve gündüz,
er sofrasını arayan
elbet bulacaktır bir meydan,
bir gün kuşatınca bizi
top tüfek
urgan gürz,
salyangoz gezmesi
yağmur kokusu
ve lirik bir sonbahar mevsimi
belki biz de bir meydanda ölürüz.
Kayıt Tarihi : 24.1.2019 10:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!