Aziz dostum
Bugün hava yağmurlu
Ve şu güzelim yağmur kokusu...
Güzel olur değil mi?
Kızarmış ekmeğin fırında buğusu...
Açık havada bir sokak, yan yana masalar
Erken gidelim; iyi yer kapmak üzere..
Misal akşam sekizde, bilemedin en geç dokuzda
''Yine nereye? '' diyerek sorma, her zaman ki yere
Kardeşim Dam'ın sorulduğu yerlerden ziyade
Gam'ın sorulduğu yere gidiyoruz bu akşam
Yarım kalanların dolup boşalttığı kadehlerle
Acıların en afilisinden gülümsediği sahne
Ve Kemancının en tiz notaları eşliğinde
Söylenemeyerek içine atılanların
Balinalar gibi karaya vurduğu gece
Ateşin buz eşliğinde, söndürüldüğü masa
Bin bir çeşit meze, balık eşliğinde işte
Ciğerleri girerken portmantoya asmayı unutma!
Ve çıkarken yüreğini askılıkta bırakmayı...
Çal kemancı '' İstanbul sokakları ''
Guftesiz olsun bu sefer kardeşim
Sadece beste zaten acıklı değil mi armoni
Çal kemancı ''Neden geldim İstanbul'a''
Sazda güzel olur hani oda eşlik etsin kemana
Ve Ardından ''İstanbul İstanbul olalı ''
Olmadan öncede olabilir; aynı duygu aynı keder...
Bestenin notalarında iyi gezinirim ben
Mozart' ın sekiz çizen senfonisi gibi
Dünyadan hızlı mı dönüyor yoksa masa
Zeminde kaygan sayılmaz aslında
Görüyor musun? dostum işte Mona Lisa
Koy şimdi kardeşim bütün gamları bir tarafa
Sahne boş kalmasın, kalkın ayağa
Çal kardeşim ''Çalsın sazlar oynasın kızlar ''
Ve ardından da milli oyun havamız ''Erik dalı''
Sallana sallana yürüyoruz işte mübarek
Sallanıyor beşik gibi İstanbul boğazı
Aziz dostum ve de Azize Nasıl olur böyle
Etçil martıların bile kuru bir simite tav oldu
Boğazın piranası lüfer mi? yiyor yine bütün balıkları...
Musa Yalçın
Kayıt Tarihi : 3.6.2020 02:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!