Ey aşk bilmez misin ki ben hasretliğin ataşındayım
Bilmez misin ki özlemler limanında geminin peşindeyim
Yelkenim forasız küreğim teknesiz gitmiyor sandalım imgesiz
Deryadil temsilim tez gel düşler denizinde batmak üzereyim
Selamdan sonra, ilahî bir müzik başlıyor önce. Ney’in sesini usulca dinliyorsun, gözlerin kapalı. Beynin, yavaş yavaş ilahî nağmalerden süzülen ezgilere alışıyor. Sihirli melodilerle ayakların yerden kesilirken, insanın ruhuna işleyen o giz, aşkın ta kendisi diyorsun. Ney’den çıkan her melodi, bir yalvarış bir imge gibi ve her yalvarışta yeryüzüne ait tüm kötülüklerin arınmasını istiyorsun. İlahî senfoni, tüm giziyle semaya ulaşıp geri dönüyor. Sana çağırış sunuyor ve nağmeler eşliğinde insanın insana saygısı ve sevgisini görüyorsun. Mevleviler, dönmeye başlıyor, onlar döndükçe sen merak ediyorsun?
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.