İlahî aşkın dili, didarın, kelamın, sesi,
Gönüllere taht kuran sultanlar, sultanı
Sanki gök kubbeden inmiş gönül neferi
Hoşgörü denizi pür nur ummanım benim.
Konya'da bir güneş doğdu, ebede, ezele
Hamdım, piştim, yandım dedi, ol aşk ile
Ney'in sırrıyla doldu cümle evren, meşk ile
Semâ oldu aşka âlem döndü şevki feyz ile
Didarı Fahri âlemi görmekti bir tek gayesi
Dünya malı, nefsi, gururu koydu bir kenara,
Gönül Kâbe'sini, aşk divanını kalplere kurdu.
Şebi Arus deyip, koştu huşu ile ol sevdiğine
Gel, gel diye çağlardı, ne olursan yine gel
Hak yolunda hep beraberiz diye seslendi.
Sözleri şifa oldu, yüreklere, merhameti bal
Yedi yüz yıl geçti, aradan tazeliği dinmedi
Küllükte gül bitiren istikbale o bir bahçıvan,
Risâlet'e gönül yolcusuydu, ne sultan, ne kul.
Rûmî'ydi adı cihana yaydı, huşu huzuru daim
Rabbine sema aşkın kapısında, ebedî bir gül.
Not:
Bu naat-ı şerif, Hz. Mevlânâ'nın özünde yatan temel mesajları (ilahî aşk, hoşgörü, birlik, insan-ı kâmil olma yolculuğu, vuslat, "Gel!" ( çağrısı ve sema) özetlemek ve onun ruhaniyetine bir işaret sunmak için kaleme alınmıştır.
Klasik naat geleneğinin ruhu modern bir üslupla birleştirilmiştir.
Kayıt Tarihi : 18.12.2025 18:44:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!