Akşamla yatsı arası,
Süzülüyordu gökten, lamba sarısı.
Eksilmişti, çıplak ruhlu ayaklar
Ve onları aldatan dilbazlar…
Mevlana Türbesi ve Selimiye,
Artık rahat edebilirlerdi, gece yarısı.
Üzüm üzüm parlayan, lamba karpuzları,
Etrafına aydınlıklar saçıyordu.
Gökteki yıldızlar ve dahası,
Onun uçsuz bucaksız seması,
İlahi bir nizam hatırlatıyordu…
Sabahın o yığma kalabalıklarından,
Tek tük gelen insanlar,
Gece yarısı, huzur arıyorlardı sanki.
Türbenin etrafında dua edenler;
Çocuk isteyenler, eş arayanlar;
Para, mal, mülk, mevki isteyenler…
Karıştırmışlardı, abdla mabudu.
Kimi, diz çökerken onun önünde,
Kimi de, kucaklıyordu tabutu.
Şüphesiz Mevlana sağ olsaydı,
Bu hale bakıp, aylarca ağlardı.
İslam’ın özüne aykırı bir dua özlemi,
İleri gitmez, kalır el altında.
Ziyaretler ziyaret olmaktan çıkmış,
Parayla şöhretin mahallesinde,
Bizim; Yunuslar, Bektaşiler, Mevlanalar…
Bu halleri görseler, asla dayanamazlar.
07. 07. 1992
Konya
Kayıt Tarihi : 28.2.2009 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yürekten tebrik ederim. Keyifle okudum.
TAM PUAN + ANT.
Selam ve sevgilerimle....
Nafi ÇELİK
TÜM YORUMLAR (2)