Mevlana: ”Nezr-i Mevlana’dır Bunlar, Alı ...

Çağdaş Öztürk
651

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Mevlana: ”Nezr-i Mevlana’dır Bunlar, Alın A Dostlar! ”

Mevlana’yım; sevdiğimdir beni size sevdiren
Sevdiğim Muhammed Habibullah’tır;
Zaman ve mekândan münezzehtir ama
Yine de kalplere sığan yüce Allah’tır.
İş Ona Kul olmaktır,
Sevdiğine yoldaş, kardeş olmaktır
Onu her şeyden çok sevmektir.
Gül Ona aşkı temsil eder ve aşk ateşini
Yol, gül olmak ve aşk ateşinde yanmaktır.

Canlısı cansızı birdir gözümde, Yaradan aynı
En şerefli kıldı Rabbim sen ile beni
Şerefli olan bilmez mi sahibinin kimliğini?
Ey insan! Dur! Dinle bak çevrendeki sesleri
Duy sahibini nasıl zikrettiklerini.
Allah, tanınmayı sevdi ve tanımamızı istedi bizden,
Verdiği nimetlere şükretmemizi;
Gizli ve sessizce kendini zikretmemizi
Yol, şükretmek ve zikri ile Allah’ı anmaktır.

Hayatın gerçeklerini kabul etmek yüzleşmek içindir
Hepsini beğenmek anlamına gelmez elbette;
Allahın emir ve yasaklarıdır ölçü beğenip beğenmemekte.
Kuş tüyünden yatak ve yastık da olsa üstünde yattığın
Allah’ı unutturmadığı sürece dünya olmaz sevdiğinde battığın.
“Biz bilmeyiz” öğrenmeyiz demek değil; açlık ifadesidir ilme
İlimde yoksulluk yakışmaz hiç kimseye.
Davetimiz ilim ve olgunluğadır; diyemem gelme
Yol, insanı olgunlaştırmak ve bozulmadan olgun tutmaktır.

Su, geminin dışında iken yüzebilmesi içindir geminin
İçeri dolmaya başlarsa bir delikten, afet
Batırır gemiyi içindekilerle birlikte, felaket;
İçte ve dışta olmak farklıdır birbirinden.
İçi boş, ağzı kapalı testi suda yüzer ama
Yağmur yağsa çöle hiç su almaz içine
Vakıf olmazsan olayların hikmetine
İyi-kötü yan yana dursa ayıramazsın birini diğerinden
Yol, bilmek için aramak ve bu yolda yorulmamaktır.

Ne gelirse başa bil ki Hak’tandır
Gelene şükür etmek imandandır
Senin tasnifindir acı- tatlı ve güzel ile çirkin
Değil mi ki Ondandır
Tatlı ve güzeldir.
Aksini düşünürsen eğer ey insan!
Başkasının mülkünde çalımla gezme, gazel okuma
Başkasının havasından soluma, suyundan içme
Yol, muhtaçlığını bilmek ve giderene ömrünce şükretmektir.

Şan ve şöhret değil ki gaye olsam padişah
Bir avuç topraktan yarattı Âdem’i Allah
Önümüz toprak sonumuz toprak.
Malın mülkün gerçek sahibini bilirsen
Emanetçiden dilenmezsin; Hak’tan istersin
Yok ve yoklukta anlamlandığını bildiğinde
Bulursun kendini varlık kapısının önünde
Sana açılır o en büyük hazine
Yol, Rabbine kul olunca her şeyin ihsan edileceğini bilmektir.

Allah’tan başkasına âşık olmak hevestir, geçer
Allah aşkı bir ateştir ki gayrisini yakar
Bir kılıçtır keser biçer
Mahrum kalır her şeyden olmayan âşık.
Allah aşkına en kestirme yol ibadet
Günahkârsan, korkma ve tövbe et!
Rabbim affı sever, Rabbim affa alışık;
Ondan erişir herkese medet
Yol, halk arasında sessizce Hakka âşık olmaktır.

“Hak yolcuları hiç gönül kırmaz
Gönül kırmak gibi büyük günah olmaz” diyenler oldu;
Bu söz doğru anlaşılmaz ise:
Kâfir olmak, Kâbe yıkmak ve şarap içmek
Kalp kırmaktan evla olurdu.
Lakin başkasına yapılsa da, kendimize yapsak da
Haram olan her şey zulümdür
Kimseye zarar vermemek değildir matah
Yol, iyilikte bile azlık- çokluğu sapıklık bilip ölçülü olmaktır.

Ne ki dinde haram kılındı, kötüdür
Tatları her bir zehirden acı;
Ne ki helal kılındı, iyidir
Her biri bir başka zehrin ilacı.
Ne sebeple haram işlense her hangi bir yerde
Tövbe gerekir her keresinde, bin keresinde
Helalden utanç ve pişmanlık doğmaz hiç;
Yol, haramdan uzak durmak ve helal yemektir.

Biz gökten sağ elle aldık, Hak’tan aldık
Sol elle dağıttık halka,
Hoşgörü ve aşktır dağıtılan
Afiyet olsun ol kişiye bunlardan birini seçen;
Şerbet gibidirler ki onlardan içen
Sırattan kolay geçer
Cennet bahçelerinde uçar
Resuller ona kucak açar
Yol, cennet sofralarında Resulullah’la olmaktır.


Cehennemi gösterir Rabbim kimi sevdiklerine,
Onlar, korkutanlardır halkı gösterilenle;
Biz, onları da çok sevdikse çoğu kez
Cehennemi ve ateşi hiç istemedik kimseye
Cenneti gösterdiler o nedenle bize
Umudu daha çok koyduk cümledeki her söze.
Susuz kalınabilir denizde, suyun ortasında, bildik
Tatlı su olmayı ve kuru dudaklara akmayı seçtik
Yol, kimseyi son nefeste susuz ve şeytana bırakmamaktır.

Beni Şems’te, Şems’i bende fani sanmayın
Biz Resulullah aşkında yanmaktayız, onda faniyiz
O olmazsa biz neyiz?
Ateş öylesine ağır ki yanılmaz yalnız
Bu aşka birlikte dayanmaktayız.
Kim ki sapar kıl kadar ol Server’in yolundan
Tövbe etsin hem dil hem de kalp ile
Belki şefaat gelir yine ol Resulden
Yol, Muhammed’indir; Hakka kul, ona ümmet olmaktır.

İçi boş ve delikli bir şeyden
Dolu dolu güzellik üflendi neyden
Rabbimin bize verdiği paydan
Dağıttık ne dağıttıysak.
Bizde bir şey yok, bizim bir şeyimiz yok
Hazineler Rabbimin, Onda her şey çok.
Can nimetinin verircisidir O
Ölüm ile kendine döndüren, canın alıcısıdır O
Yol, can bedendeyken Rabbini bilmek ve onunla kalmaktır.

Bir kez kalktık ve döndük ise: Allah şevkinden;
Pişman olduk döndük dönülen yoldan
Kul hakkı olmadan gidilen yerden
Korkmadık; korkma sen de inanan isen.
Allah Rahim, bağışlaması en bol olandır
Resulullah ehli şefaattir
Kur’an rahmettir
Menzil cennettir
Yol, sıratı geçtiğini bile bilmeden cennete gitmektedir.

Herkes eylem ve yargısında hürdür hür olmasına
Lakin göz yumulamaz hürriyetler çatışmasına
Bizim hoşgörümüz odur ki, hâşâ
Yargılamayız koyup kendimizi Adil-i Mutlak yerine;
Bir doğru silebilirken doksan dokuz eğriyi
Sildirmeyiz bin eğriye hiçbir doğruyu
Tevil eyler, iyiye çevirmeye çabalarız kötüyü;
Yüz kere bozmak tövbeyi, ondan bozmaz tövbe etmeyi
Yol, kötülükten yana değil iyilikten yana tavır koymaktır.

Çağdaş Öztürk
Kayıt Tarihi : 12.3.2008 16:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Çağdaş Öztürk