Yangından geliyorum sırrı izhâr edemem
Kucağımda karanlık dizlerimde gölgen var
Solgun ay ışığında yollar ibrişim kadar
Bir dünya garibiyim gamı inkâr edemem
Kucağımda karanlık dizlerimde gölgen var
Her adım bir uçurum görüntüler hep tuzak
Ey aşkın gök sofrası menzilin çok mu uzak
Muradım, terki terktir hazar oldum çağrına
Tarifsizim tarif et ya Hazreti Mevlânâ
Acz ve fakr imbiğinde beni bırakma şaşkın
Karatay’da gül açar, cilveye başlar âhenk
Bir şavk düşer nâzenin, zerrelerde bin bir renk
Giza Ehramları’nda adı silindi aşkın
Karatay’da gül açar, cilveye başlar âhenk
Nev’eserden döküldüm, dertliyim dermanım yok
Rüsvay oldum âleme mücrimim fermanım yok
Cemâl cemâle geldim al beni kanadına
Gölgemden kaçtım sana ya Hazreti Mevlânâ
Bilmem ne kadar yıldır sabırla, tevekkülle
Ben o Leylâ’ya giden kervânın izindeyim
Ümmi ve mütehammil, niyazın dizindeyim
Buluttan süt sağarak çalıştım bir tek güle
Ben o Leylâ’ya giden kervânın izindeyim
Aşkın cinnet vaktinde gonca giymiş gül gördüm
Şevkin zimmet vaktinde kamu âlem kül gördüm
Mesnevi pınarısın ışıyan güne ayna
Ülfet inkılâbısın ya Hazreti Mevlânâ
Konya çarşılarında kim bilir hangi hallaç
Sabır adlı ustadan yarına umud taşır
Ferahfezâ nağmeler gelir bana ulaşır
Şeb-i Yeldâ’dan fecre, burçlar kanlı bir kırbaç
Sabır adlı ustadan yarına umud taşır
Zaman acımasızdır efsûnlu maskesinde
Umarsız bir akreptir iğnesi ensesinde
Mâsivâdan fağfursun kubbeler dolu mânâ
Bülend-âvâz bir nursun ya Hazreti Mevlânâ
İnce Minâre’de taş Hâmûşan’da kabir mi
Yeşil kubbe’ye konar göğün gizli ordusu
Gergefinde cezbenin başlar semâ coşkusu
Larende’ye uçan kuş Belh’ten gelen muhbir mi
Yeşil kubbe’ye konar göğün gizli ordusu
Ham ervah ûzletime, postnişîn nehâr olsun
Aşka pervaz eyleyen hep kuşlar konar olsun
Simurg’un kuytususun dal budak saldın cana
Hızır- İlyas suyusun ya Hazreti Mevlânâ
Benden dügâh isterler ben çârgâhtan söylerim
Taşar kader tasından dertli ruhum sendeler
Mecâl yitik, zaman dar, susmayın hanendeler
Vehmin alacasında ben ferâhtan söylerim
Taşar kader tasından dertli ruhum sendeler
Cezbe aksi sedâdır kâinatı râm eder
Mihnetin naz burcunda dünyamı haram eder
Tutuşmuş pervaneyim kül olsam çerâğına
Gülabdan peymaneyim ya Hazreti Mevlânâ
Bu ses nây mı firak mı feyzin nevâ sesi mi
Rast yanar hicâz kanar cezbe incizab olur
Bir sonsuz tenhâlıkta sîneler rebâb olur
Rast yanar, hicâz kanar, cezbe incizab olur
Firâkımın nârından, gayrı hemdemim yoktur
Boynumdaki günahtan, özge mahremim yoktur
Teşrinler çarşısında seni sordum zamana
Sırtımda alev gömlek ya Hazreti Mevlânâ
Surdan bir ırmak ömrüm, zeval sanki var gibi
Şems’in yanık sesinden geceler üryan olur
Secde secde bin tekbir âlem mihriban olur
Hasret perde ardında kesret taş duvar gibi
Şems’in yanık sesinden geceler üryan olur
Her ân’ın izdüşümü rehindir birbirine
Zaman yok ki geçeyim birinden diğerine
Dönüyorum burcunda yanan gökler âşinâ
Gök-muştusu ekinsin ya Hazreti Mevlânâ
Tennûre kanatlarla semâzenler seferber
Ağırdan kudüm sesi ne yerde ne gökteyim
Lokmamı kırka bölüp kutbunda dönmekteyim
Zevk ölür, neşve biter ufuklar seni özler
Ağırdan kudüm sesi ne yerde ne gökteyim
Gülgûn sessizliğimde, bulutlar basar beni
Yeşil sorguçlu kuşlar, ışığa asar beni
Bir ulu ırmaksın sen ulaşsam pınarına
Can- beden Selçukyasın ya Hazreti Mevlânâ
Dil dalgın, gönül yorgun her akşam gün batımı
Gümüş renkli bir günün devrildiği yerdeyim
Yeni bir nefha için beş vakit seferdeyim
Ebabil ve başı dik, çöle sürüp atımı
Gümüş renkli bir günün devrildiği yerdeyim
Evvel olan evveldir dağın ardı tan yeri
Kör bir bakış kadar kör, gezdim durdum serseri
Çavlan kesilmiş hicran, zerreden âsumâna
‘Şeb-i Arus’ ne zaman ya Hazreti Mevlânâ
Kayıt Tarihi : 21.4.2008 08:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yaşar Bayar](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/04/21/mevlana-da-dirilmek.jpg)
“İnsan bir hamur teknesi boyundadır ama herşeyden, her varlıktan yücedir.' diyen Mevlana, insan sevgisini bir aşka, tutkuya dönüştürmüştür. Mevlana, insanı yüceltmiş ve buna temel olarak insanın yaratıcı hürriyetini ve yapıp-edici iradesini göstermiştir. Mevlana insana verdiği önemi Divan-ı Kebir’ deki şu gazeliyle anlatmıştır :
“ Nice dilekleriniz var, bağış istemedesiniz; bir kendinize
gelin artık, bağışın ta kendisi sizsiniz.
Gece gündüz kavuşup buluşma aşkındasınız; fakat
kavuşmanın da ışığı sizsiniz, buluşmanın da; bundan
haberiniz yok, bunu anlamıyorsunuz.”
Şair,Mevlanâ'nın felsefesini benimsemeseydi,bu kadar güzel yazamazdı.
Onun izinden gitmeye çalışması,ve birebir dertleşmesi bunu gösteriyor.
Yorumlardan okuduğum kadarıyla Üstad'ın ödüllü şiirlerinden biridir.Keşke altına not düşseydi!
Her çalışması titizlikle,sabırla,emekle yoğrulmuştur.
Mükemmel üstü bir şiir okudum,kaleminiz daim olsun Hocam.Sağlıklı,sihhatli günler diliyorum.
Bâki selam ve saygılarımla.
Neden saplanıyoruz tefferruata
Şair olmak zor be usta
Hayat manalarıyla çözümsüz bulmaca
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR OKUDUM
HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN
Daldan dala hoplayıp ta,
Söz diyene şair denmez! ..
Üç otuzu toplayıp ta,
Yüz diyene şair denmez! ..
Bahar deyip te kışlara,
Kanıp sahte alkışlara,
Tırmandığı yokuşlara,
Düz diyene şair denmez! ..
Burnun dikip yukarıya,
Çiçek vermeyip arıya,
Altmışında dul karıya,
Kız diyene şair denmez! ..
Değip, aşka, heyecana,
Şiir,can katmalı cana,
Öyle acı patlıcana,
Muz diyene şair denmez! ..
Kötülere olup maşa,
Hak'ka isyan edip'haşa',
Dağda görüp beyaz taşa,
Buz diyene şair denmez! ..
Dürüst olmalı bi kere,
Çomak sokmadan tekere,
Tatmadığı toz şekere
Tuz diyene şair denmez! ..
04.09.2006
İrfan Gökdemir.
şair İrani(irfanibirfani)
TÜM YORUMLAR (35)