MEVLANA CELALEDDİN RUMÎ (k.s.)
’’Şeb-i Aruz’un 740.Yıl Dönümü Anısına’’
Adı Muhammed idi, lakabı Celaleddin
Mevlana ünvanıdır, babası Bahaeddin*(k.s.)
Anne Mümine hatun, diyar-ı Horasan’dan;
Soyunda Mübarek zat; İbrahim Ethem Sultan (k.s.)
Arza teşrif eyledi, bin iki yüz yedi de;
Mevlana Celaleddin(k.s.) ,Horasan/ Belh şehrinde
Ol Resul’e (s.a.s.) dayanır, Bahaeddin’in soyu;
Moğol istilasıyla tedirgin oldu boyu
Bin iki yüz on iki; yılı hicret ettiler
Belh şehrinden kalarak; Karaman’a geldiler
Selçuklunun Sultanı; Alâeddin Keykubat
Konya’ya davet etti; teşrif etti veli zat*
Sultan-ül Ülemâdır; lakabı babasının
Semeresini gördü; oğlundan, çabasının
Babası Bahaeddin(k.s.): onun ilk hocasıydı
Mevlana (k.s.) ise onun; gönlünün goncasıydı
Diğer hocalarıysa; Muhyeddin Arabî (k.s.)
Osman Nuri hoca ve (Saadetin Hamevi (k.s.)
Hizmetinde bulundu; Seyit Burhaneddin’in (k.s.)
Büyük terakki etti; dergâhında velinin
Henüz beş yaşındayken; kerameti görüldü
Ayak bastığı yerde; sevgi ağı örüldü
Türkmen Şems-i Tebrizî; (k.s.) ,avdet etti Konya’ya
Ondaki kemalâta; hayran oldu Mevlana(k.s)
Buluşup iki derya; ummana dönüştüler
İlim meclislerinde; nur, feyiz bölüştüler
İki dostun sohbeti; durdurdu vakitleri
Aylarca Mevlana’yı(k.s): görmedi müritleri
Bu durum sebebiyle; kıskançlıklar belirdi
Mevlana’yı (k.s) görmeyen; hasretinden delirdi
Ol pîr’in küçük oğlu; en başta Alaeddin
Gayri memnundu Şems’ten; duyuyordu büyük kin
Tefrika yayılınca; bir araya geldiler
Ahd-ü peyman* eyleyip katle karar verdiler
Ol Şems şehit olunca; kederlendi Mevlana(k.s)
Kırk sekiz bin beyitle; seslendi tüm cihana
Hasretiyle kavruldu, gönlü ilhamla doldu
Ol Divan-ı kebiri böylece vücut buldu
Hüsameddin Çelebi(k.s) ,en takva oğlu idi
Hilafet görevini, bu yüzden ona verdi
Ve yazdı Mesnevi’yi; ol muhterem Hünkâr zat
Yirmi altı bin beyit; her birinde ayrı tat!
Diğer iki eseri; şunlardır muhâtaba
Fîhî Mafih,Mektubat; ve de Mecalis Seba
Şeb-i Aruz vaktinde Konya oldu son evi
Kıldırdı namazını; Sadreddin’i Konevi(k.s.)
Mesneviyi açalım, birkaç deyiş seçelim;
Bu hikmet deryasından, birkaç yudum içelim:
Her haliyle diyordu ’’İslam’ın gür sesiyim
Sağ olduğum müddetçe, Kuran’ın kölesiyim’’
’’Uçmak, suda yürümek; değil büyük keramet
Alçak iken yükselmek; velilikte alamet’’
’’Nefse ait zevkleri; terk etmektedir takva
Kul nefsine uyarsa; mahveder onu hevâ*
’’Çöp üstünde bir sinek, yüzüyorken idrarda
Yüzdüğnü deniz sandı; kendin kaptan-ı derya!
’’Kili görüp sormuşlar; gül kokuyorsun niye?
O kil de cevap vermiş,-Gülle komşuyum diye
O asla çalmamıştı; ne tambur, ne dümbelek
Mesnevi’de geçen ’’Ney’’; İnsan-ı Kâmil demek*
Başka bir ifadeyle; varlığında yok olmak
Benliğinden sıyrılıp; varlık da özü bulmak’’
’’Gel ne olursan ol, gel! İster bin kez tövbe et!
Bin kez bozmuş olsan da! ’Tüm kullara bu davet!
Mevlevilik yolunun; gönüllerdir hep evi
Soyundan gelenlerin, ünvanıdır ’’Çelebi’’
Yayıldı dört bir yanda; çığ gibi mukaddes din
Engin hoşgörüsüyle; zayi oldu nefret, kin
Feyizli sohbetleri; tattırdı bahtiyarlık
Merhamet ve sevgiyi; gördü onda insanlık
Haksöyler’im ne yazsam; kâfi gelmez tarife
Bu mübarek zatların; hali ayan arife.
*Bahaeddin; Bahaeddin Veled/
*Aht-ı peyman: Yemin etme, söz verme, sözleşme anlamındadır/*Hevâ: Nefsin; sevdiği insana yaptırmayı emrettiği kötü şeyler/
*İnsan-ı kâmil: Bütün dünyevi kir ve kötülüklerden nefsini arındırmış, ilim ve hikmet sahibi kişi
*Kudduse Sırruh (k.s.) (Allah c.c. onun sırrını mukaddes etsin, demektir
*Şeb-i aruz: Hz. Mevlana’ya göre (k.s.): Ölüm; müminler için düğün günü, yani sevgiliye, Mevla ‘ya kavuşma günüdür
Kayıt Tarihi : 8.1.2014 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!