Daha çocuk yaşta gerçek aşk ile
Nasib-i Hüdadır dolmuş Mevlana..
Uzak türk elinin Celalüddin'i
Yürümüş yürümüş olmuş Mevlana...
Güneş gerekliymiş Anadoluya
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Maşallah, Barekellah! Muhteva, muhteşem bir hayatın özün özü özeti. Sözler ve biçim, gönüllere sükun veren bir nağme.
Ömrüne bereket,vücuduna sıhhat ve kalemine kuvvet, değerli kardeşim.
Paylaşıma teşekkürler
Seyfeddin abi.
Önceden de okumuş
ve yorumlamıştım ama
şiirleriniz her zaman
bi ayrı yorumlanır.
Tebriklerimle kutluyorum.
Mevlana ya selam olsun- selam olsun hoşgörünün birliğin sultanına- kutlarım hocam..
Selamlar sevgili Karahocağil hocam
İyisiniz umarım..
Ben çoktandır bu sayfalara uğramıyorum. Şiir kitabım çıkmıştı (ve kalp ve kovan ve KIZ KULESİ) şuan 4. baskıya gitti değeli Türk okurundan çok ilgi görüyor...
Burada yazdığım sıralarda lütfünüz hep sayfamdaydı...Şiirinizi çok kendinizi daha çok sevmiyorum...Bu yazıyı herkes için yazmasam da size yazma gereği duydum...İranda Türk yazarlaredan bir kaç çeviri kitabım çıktı. Yakında bir çeviri kitabım da Türkiye'de çıkacak..Baba Abdal Kaşani'den...Baba Abdal 13-14 yüzyılda yaşamış ve Kutbul Arefin sıfatı almış değerli büyük bir sufi ve gönül insanıdır...Batılı araştırmacılar kendisine İslam Felsefesinin Kalbi sıfatı ile kitaplarında yad etmişler..ve İranda artık onun için her sene anma törenleri düzenlenmektedir.
Rubai sanatının en büyük 2-3 isminden biri olarak biliniyor (ki Hayam de bu isimlerden diğeridir örneğin) ve ben de bugüne kadar Adı Türkiye'de bilinen ama şiirleri bilinmeyen bu rubaileri bir sene çaba, araştırma ve çalışma sonucu Türkçe'ye çevirdim...Ki yakında Türk okuruna sunulacaktır...
Neyse sayfaya uğradım şiirinizi gördüm...Size bir selam ve saygı arz edip ayrılayım dedim...
Yukarıda Mevlana, aşağıda Abdal Baba, biz de ortada..sonumuz hayır ola...!
İyi ve esen kalınız
Behruz Dijurian
Baba Abdal'dan konuşunca hoşunuza gideceğinizi bildiğim kitapta çıkacak bir rubaisini de burada ekleyip veda edeyim size..
Madam ki hayatın sonu bir kandırmaca ve yalandır
Git ve adalet et her ne kadar ki sana zülum ve ziyandır
Ehl-i gönülle (Ehl-i bilgiyle) beraber ol ki sonumuz
Bir tozdur, bir yeldir, bir teştir bir dumandır...
Çeviri Farsça aslından: bd
Yüreğinize sağlık hocam, saygı ve selamlar.
Sayın hocam kaleminiz daim olsun mevlana hazretlerini güzel anlatmışsınız.Selamlar. Tam puan Antolojimde
Yürek sesinizi dinlemek ne güzeldi...Canı gönülden kutluyorum . Güçlü kaleminiz daim olsun. Saygılar...
...Mevlana denince dünyada akan sular durmakta.
...İslamı dünyaya en iyi duyuran büyük veli. ondan Allah razı olsun mekanı cennet olsun.
...kutlarım efendim.
...bir nazirede bizden olsun;
Anın Hocasıydı Şems-i Tebrizi
Ne mutlu ki kıymet bilmiş Mevlana...Osman Nurani.19/12/2012
Yüreğine sağlık üstadım. Gün geçtikçe Mevlana gibi değerlerimize olan ihtiyaç artıyor. İlhamınız daim olsun. Selamlar.
Emeğinize sağlık hocam.Kaleminizden Mevlana'yı okumak güzeldi.''Ham ervah anlamaz pişkin sözünden''der ,;8 asır öteden günümüze ışık tutan Mevlana..Şeb-i Arus günlerinde Mevlana'nın felsefesini anlayabilmek dileğim..Saygıyla..
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta