Her hain gecenin kuytuluğundaki sessizlik,
Pınar tazeliğinde bir yarın,
Ve yarın tazeliğinde, bir düş ol.
Gecenin karanlığına bir ışık,
Duvarları yıkılmış şehrin çöpçüsü,
Duymazdı yalnızlığımın feryadını, ne artos nede erek
Yokluğun sesinde, kimsesizliğin sessizliğiyle aramak varya kendini...
Işığın renginde görmek istemiyordum yüzünü rüya gözlüm
tertemiz sevdalara yazılmış bir kaç söz dü bu, yalnızlık çıkmazında.
Ben veda etmeyi senden öğrendim.
Seni götüren vapurlara el sallamayı,
garlarda, gelirsini taşıyan rötarlı trenleri beklemeyi,
Özlem yağmurlarında ıslanmayı.
Eylül yaprakları gibi
dokunulmadan kopmayı, senden öğrendim.
Akşamın serinliğini hissetmeye başlıyordum.
Kalbimi okşayan minik ellerin sahibini arıyordum.
Karanlık gecelerde,
Bekçinin düdüğüyle irkiliyordum
Yalnızlığımı hissettiğimde.
Neydi Aşk;
Mazlum bir rüzgardı munzurun kucağından kovulmuş,
Dalgın gözlerde yaralı bakışlardı, metropol varoşlarında unutulmuş.
Akşam güneşiydi Nemrutta, aşkları ağlatan.
Ve bedeli ağır bir sevdaydı, Cudi'nin damarlarında yanan..
Dicle ve Fırat'ın
Birleştiği
Basra körfezinin
köpüren beyaz sularına yazdım adını...
Sevi'ne düştüm ölüyorum dedim sevdam.
Bak dedi Gözlerime,
ve güldü.
Ahhh,
öyle bir gülümseyişi var,
gören Kelebeğin bile ömrü uzar..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!