Yola düşen gölgemin,
Yorgun, yol arkadaşıdır ömrüm...
Ve insan öykülerinin,
Raslantılı sularında, seyreden bir gezginim.
Rüyamda gördüğüm, umutsuz kadın,
Devamını Oku
Yorgun, yol arkadaşıdır ömrüm...
Ve insan öykülerinin,
Raslantılı sularında, seyreden bir gezginim.
Rüyamda gördüğüm, umutsuz kadın,
Metin Kirazlı – Şiirsel Portre
Metin Kirazlı, şiirlerinde bireysel acıyı evrensel bir dile dönüştüren, modern zamanın kırılganlığını geleneksel şiirsel duyarlılıkla harmanlayan bir şairdir. Kaleminden dökülen her dize, geçmişle bugünü, içsel yalnızlıkla toplumsal gerçeği bir araya getiren bir köprü gibidir.
Nazire geleneğini sadece biçimsel bir taklit değil, edebi bir diyalog olarak gören Kirazlı, kimi zaman Sezai Karakoç’un “Mona Roza”sına ses verirken, kimi zaman Cahit Zarifoğlu’nun metafizik içe dönüşüyle yankılanır. “Luna Sera” şiiri, bu anlamda hem geçmişe yazılmış bir selam hem de kendi şiir dilinin bağımsız bir yürüyüşüdür.
Kirazlı’nın şiirlerinde sıkça rastlanan temalar; yitik zaman, kalpte açılmış mezarlıklar, yarım kalmış aşklar, metafizik sorgular ve melankolik şehir yalnızlıklarıdır. “Bir silah verin elime”, “Kalbimdeki Mezarlık”, “Nikâh Memurunun Sorusu” gibi şiirlerinde hayatın içinden geçen bir insanın hem politik hem de poetik çırpınışı görülür. Özellikle modern yaşamın ironik ve trajik kesitlerini, sade ama sarsıcı imgelerle verir.
Metin Kirazlı’nın şiir dili; duygunun ağırlığını taşıyan ama zekânın terazisinde ölçülmüş dizelerden oluşur. Serbest ölçüyü kullanmasına rağmen, iç ritmi ve sözcükler arası anlam örgüsü sağlamdır. Her şiiri, bir iç monolog kadar yoğun, bir toplumsal fotoğraf kadar gerçekçidir.
O, ne tam anlamıyla klasik bir şairdir ne de tamamen modernist bir damardan beslenir. Kökleri divan şiirinin saygılı bakışında, gövdesi ikinci yeniyle eğilmiş, meyvesi ise bugünün ruhuna aittir.
Metin Kirazlı şiirinde okuyucuya sadece bir duygu değil, bir yüzleşme, bir suskunluk, bazen de kendi içinden geçip giden bir hatıra armağan eder.