HİSSEDÂRINA
Samanlıkta kalanlara
Aslı inek olanlara
Otta sevgi bulanlara
İki dekar yonca ektim.
Çoban oldum nice nice mahluka
Uzun kulak barhananı yıkarım.
Meyil ettim terbiyeye ahlaka
Şeytanları ateşlerde yakarım.
İmanın gereği sıla-i rahim
Namaz beş vakitte mü'mine miraç
Bu gece getirdi Fahr-i Kainat.
'Amenerresulü..' dertlere ilaç
Bu gece getirdi Fahr-i Kainat.
Mevsimler değişti geldi zemheri,
Bahardan geriye hüzündür kalan.
Kerem et sevdiğim nolur dön geri,
Gözümün nurunda yüzündür kalan.
Kalemim kaşından bade doldura,
HASTANE
Yanık bağırların âhını yudumlayan mekan,
Son çırpınışların satın alındığı dükkân.
Vitrininden dökülen yorgun hayatın çâresizlikleri
Duyulan feryatlardan topladığım bedenin kedersizlikleri
Bedene saklanan azaplar, yanan canın içinde
suyun duruluğuna
gecenin sessizliğini kattım
nefsimi zincire vurduğum mağarama
dertlerimi uyuttum
ve sonra
gözlerini aradım ve gözledim
GÖREN GÖZDE VEYSEL’İM, BEYAZ SAÇTA RUHSÂTİ
Ozanların ocağı, sözün altın sarayı,
Sözlerden söz çıkarır, tartar ince darayı,
Sevda balı yutanlar, derin alır yarayı,
Sadık yâri ararlar, toprak olur sonları.
Şeytanları zincirlere vurdunda
İlm-i Kelam ile geldin Ramazan.
Mağfiret bıraktın güzel yurdumda
İzzet ikram ile gittin Ramazan.
Bin aydan hayırlı “kadir” sendedir
Hangi bulutun üstünde, hangi dağın ardındasın?
Söyle ölüm meleğim; hangi saatin kırkındasın?
Zamansız gelme desem gelirsin,
O zaman;
Beyaz beyaz,
SÖZÜN ÖZÜ (7)
Düşük insan her hâlinden bellidir
Edep erkan meclisine giremez.
Kanı bozuk her ortamda zillidir
Zilden başka hiç bir devran süremez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!