demek gidiyorsun...
dudakların 'unut beni ' der gibi titriyor.hadi yüzüme bak.koridordaki halıyı hiç sevmezdin zaten,neden hala yere bakıyorsun.
beni mazur gör..tam bişeler sölicekmiş gibi mimikler yapıp tekrar sustuğum için affet beni...hep böyle oldu,hiç konuşamadım zaten karşında çünkü hep seni sevmek ve seni izlemekle meşguldüm.
ama biliyorum bigün yine karşılaşacağız biryerde...ve sırf seni birkez daha görebilmek için herşeyi yapmaya hazırım..
mesela eskidende olduğu gibi yine seyehatler edip şehirler gezeceğim.artık hep aynı restoranda yemicem yemeğimi ve hep gelen ilk otobüse binmicem sabahları..bazen 2.ye bazen 3.ye bazense hiç binmeyip yürüyerek gideceğim,gitmek istediğim yere.eve giderken hep aynı yolu kullanmicam mesela ve hep aynı barda bulmicam kafayı...bütün şehri sericem çalışma masama ve seninle karşılaşmamı olası kılan sokakların listesini çıkaracağım..ömrümün en uzun voltalarınının bekledii o sokaklar...sevdiğin filmler gösterimden kalkana kadar her seansını bıkmadan izleyeceğim ve film aralarında ilk çıkıp kapıda bekleyeceğim...
şimdi git artık...şehrin tüm taksileri tüm otobüsleri seni istediğin yere götürmeye hazırken bu kadar zor olmamalı benden ayrılmak...yolun açık olsun...
biraz acı biraz kekremsi,onun olmadığı bir şehirde konuştuğun dilden bir kaç kelime eksilmesi gibi daha fakir bir açıklamadır ayrılık,birilerine anlatırken birşeyleri...kimsenin sana günaydın dememesi gibi bir sabahtır belki de ayrılık...
sabah uyandığında tüm gecenin yüzünde biriktirdiği hüznü ve yalnızlığı yıkamak için elini hemen altına kimselerin olmadığı kadar muhtaç bir dilenci gibi tuttuğun demiri buz gibi bir musluktan su akmaması gibidir ayrılık....
ayrılık bir türlü kanatlarına kavuşamayan ve tüm ömrünü bir incir yaprağına mahkum geçiren bir tırtıl gibi gibi kendini uçmaya kısırlaştırılmış bir hayal kırıklığıdır..
başıma gelen herşey bir kelimesini unutup gitti dilimde.şimdi etrafım çoğunun ne anlama geldiğini bilmediğim sözcüklerle dolu..
Şimdi dönüp bakıyorumda geçmişime,çok uzaklarda geçirdiğim,çoğu zaman gölgemin bile benimle yürümediği onca yalnız yıllarım,,bakkal yolunu bile gurbet sanıp annesini özleyen çocukların arasında,elinde patlak bir futbol topuyla alt dudağı titreyen bir çocuk olarak canlanıyor karşımda..
Ne garip..
Oysa bu yalnızlıktan bahsetmiyordu,ilkokulda adını yazmayı başardığım için bana ilk hediyemi veren sıra arkadaşımın aldığı kurşun kalemle yazdığım ilk şiirimde.
Şimdi,kışında kullanılan yazlık sinemalarda tek perde halinde gösterilen hayat hikayemi izliyorum.tanrım,,ne kadarda yabancılaşmışım kendime.oysa kadrajda gülümserken donmuş yüzüm,ki bu yùzden herkes beni böyle hatırlar.
Neden kimse bahsetmiyor mahvettiğim hayatlardan? neden donuk yüzlü herkes,sus pus? beş kızın üstüne bir kızı daha olan bir baba gibi..birdaha hazırlamak istemediğim valizim hic bozulmamış ki.
son yıkadığın bulaşıkları kullanmadım hala sevgili.
evimizde yerini beğendiğin hiçbir şeyin yerini değiştirmedim
kendim dahil
beni en beğendiğin yerde oturur oldum.
aynaya bakıp sen gibi kızdım kendime
Kapağında gözlerin olan
Ve önsözüne adınla başladığım kitabımın,
Sonsözüdür bu.
Henüz hiçbir aşkı toz tutmamış
Genç tarihimin en rutubetli aşkı olarak
en çok zoruma giden,
kimsesiz askerleri görevlendirmesiydi komutanın...
ziyaretçi odalarını temizlemeleri için.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!