Yansıyan kandil yangını
Uzak karanlığın kayganlığında, provasız
Cambuğusuna çizilir iki kalbin arasına düşen bıçak.
Kalbim parçalanmış mimoza
Taşların takasında unutulan
Kırık bir testidir eşikte duran.
Ovaya yayılan acı bir sudur.
Oysa sığmaz gecenin gözleri yanan
mumlara, ellerime sığmaz
bir yara içinde büyüyorum
Kabuk bağlamış yarayı kanatırız ara sıra
İki tepenin arasından geçen patikayı düşleriz
Hiçbir şeyi hesaba katmadan yaşadığımız aşkı
Issız bir yamaçta tükenen soluğumuzla.
Dostumuz: gecenin ininde bulduğumuz yalnızlık olur.
İmgeyi antikacıda rehin bırakan usta
ölüm de artık baştan kokar
nerede kalmışsa su zamanı
üç basamak merdiven indiğim
kalbimin şurasında
bugün de ince bugün de kırıldı kırılacak
yolumu kırıp dar odalar içinde kaldım
ipek yolunu serdin sıcak kavrulmuş tenin kaldı
bu kadar güzel durduğun denize baktıkça
kaldı kirpiklerim sırtında yaşanmış günlerin
I
Eski bir kilise avlusu nasıldır bilirsin
Bilirsin çinisi çalınmış kırık bir pusulada geçer zaman
Nasıldır bilirsin böyle bir avluda soluklanmak
Seni görmediğim günlerin küflü ekmeğini bilirsin, bekliyorum
I
Unutulan gölgelerle başlamıştık
Aşklar yerinde durmuyor ki, açsan
Arkabahçeye bakan pencereyi
Kedi değil çocuk değil, çağırsan
Yakın bir harabeden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!