“sevda, yaşanınca sevda
ve yaşandıkça kararır kara sevda”
Sözlerin,umut vermez kıraç topraklar gibi
Oysa ben ana rahmi gibi bereketli olsun isterdim
Ekmeği çalınmış göçebe çocuk hüznüne salma beni
“ iki dizeye vuruldum önce,öç alır gibi kardeşlerimden,
şart olsun!
sonrası sensin xece... ”
enkazıma dadanmış bu kör karanlığa ne kadar anlam sığdırabilirim .
ne kadarını taşıta bilirim bu nefessiz acının
Tütün işçileri yorgun
Ama yiğit
Pırıl - pırıl namuslu
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu...
(*)
bu şiir, ömrün gibi kısa olsun
amcama ...
yarım kaldı dilinde,
kelimelerin gelecek zaman kipiyle çekimlenmiş bütün halleri
örneğin,
...
kanadımda bir yarım ay
ve zulamda mavi yemiş getirdim sana
avuçladım katran hüzünleri
tutam tutam doldurdum koynuma
alkol,nikotin ve gece
göz kapaklarımızda tanıdık yüzler
şehvetimiz,
göğüs uçlarımıza kadar
kızarmış
ve aşk,
karanlığın en koyu tonu
ne ahval ne de yalnızlık şiiridir bu...
sade susmaları kuşanmak
sade susmaları istemlerine sunmak
Akşam baskılarında yüzünü aramaktan yoruldum,
Sana,seni özlemenin ötesinde bir şeyler sunmalıydım artık...
Yalnız sesinde sevdim gözlerine çalan her rengi
Her renk gözlerinde ayrı bir mevsim şimdi
Savrulurken mevsimlerine tut ki kanadım
kuşatılmışlığın gölgesinde yaşanır aşk
yargılar bulutlar yağmur çiselerini
bilenir ihanetlere en keskin ağızlı bıçaklar
sivrilir sonra divit uçları
soyunur seni yazmalara,
arşınlayıp rahmini aralık
ruhsuz,hain imgeler doğurdu
kurağında kırılmak gibi
kırkikindilerin suretine
devrik cümleler kurup
yalın anlatımlar yaratmak gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!