Bir şeyler fısıldamıştı hayat kulağıma
Şimdi cenneti bulma vakti
Yalnızlık artık uzaklardaki
Çaresiz bir liman
İlk dalışım olacak benim bu
Beni o şark'a seferi eden mazi utansın
Güneşin doğduğu yalanıyla sarmaladılar
İnandım beyaza: vuslatımdı; en güzel tatdı
Kınalı bir yavrucaktı, yüzünden güllerini aldırlar
Ey! Velinimetim, kutsal düşmanım
Ben ve bizimkiler üç beş kişi akşamlardan
Yaşımızı sorarsanız on günleri sayma
Hırsızlama çaldığımız zamandır zamandan
Alışıldı sızlamasına yaraların
Kızgın elvedalarla dağlanan
Bayraksız kalmışım özgürlüğüm yüreğinde
İster sil bedenimi dünyadan yada dik bayrağını
Savunmasız kalmışım harabeler ülkesinde
Sevginin sefasını bilmedim ki suretin vurdu beni
Gözü kanlı çocuklar vardır gülüşleri beyaz
Isra-il hicret bir tebliğ çağrısıdır
Vakit günün mihengidir yıldızların şahitliğinde
Rahmet dansı yapar duvarlar kadr-ü rahmet
Huzursuzluğun akabinde, beynamaz şükürsüz bir ben
Bencilleğin mono deist.
Bana benden ala babasızlığını söyleyip
Duyunca benden gayrı dokuz tuğ canda
Mantığım namına istilada buldu huzuru
İsyana intikalde bulundu yaveri dilimle
Secdeye kapanan dizim dahi unuttu sana açılan yolları
Kalbim mahzene kapattı seni arzulayan duaları
Ümitlerimi kopar saçlarımdan ek tohum olsun toprağa
Üşümüş yüreğim karlar arasından çıkar belki o zaman
Özlemin koyu rüzgarları savururken ümitleri ; sen beni bırak
Kanasın özsuyum
Sana ulaşmasın.
Akşam yedide gelmişti eve
Ağır ezgi ile usulca girdi kapıdan
Sessizliği dinledi yalnızlık orkestrasından
Çaydanlığa su koyup geçti odasına
Kapatmadı kapısını ardından gelen olur diye
Bilgisayarının ekranını kaldırıp Roy hadsen açtı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!