Aradan yıllar geçti,
Senden söz edemedim.
Mevsimler hep kış idi,
Kışı yaz edemedim.
Yıllarca yaşadık az da olsa haz mı aldık;
Gülüp oynadık mı, türkü söyleyip saz mı çaldık?
Doluya koyduk almadı, boşa koyduk dolmadı,
Gönlümüze göre bir hayat bilmem niçin olmadı?
Aşk derdiyle hoşem diyemem Fuzûlî gibi,
El çekmeyip ne yapsın, tabib de Fuzûlî gibi?
Leylâlar pek çoğalmış, sevenler mecnun olmuş,
Bir vefasız leylâya ağlamam Fuzûlî gibi.
Azı diken çoğu gül,
Yetiştirdin yurda gül.
Dikenler elin olsun,
Gülden dünya kur da gül.
İnsanı sarhoş eden aşk mıdır, şarap mıdır?
Şu hayat dediğimiz gerçek mi, serap mıdır?
Hak, hukuk gözetmeden yaşayan o insanın,
Bu dünyası mamur mu; yoksa harap mıdır?
Asırlardır harcadınız kaç nesli
Kiminiz şapkalı kiminiz fesli
Herkesin bildiği haramzâdeler
Mevki makam şöhret para hevesli
Her işte ölçüyü çok mu kaçırdık
Helal haram demedik hep aşırdık
İyiyi kötüyü bilemedik mi
Kime nasıl inanalım şaşırdık
Elbette geçecek keder diyenler;
İsyana, Yaradan ne der diyenler.
Her iki cihanda mutlu olanlar,
Sabredip, şükredip kader diyenler.
Hatıra defterimde
Üç satır yazın kaldı.
Gidip de dönmediğin,
Yollarda izin kaldı.
Dünyaya hükmediyor bir onluk, iki beşlik..
Cüzdana sıkışmış arkadaşlık, kardeşlik.
Vefalar rafa kalkmış, dostluklar hep kasada,
Dürüstlükten daha çok rağbet görür, kalleşlik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!