Mısraların sesi vardır.
Fısıldar kelimelerin ötesinden.
Bilinmez zamanın içinden açılan
Bulunmaz kapının,
Paslı menteşelerinden gelen.
Bir yaprak üşür dalında
Bir su damlası ürperir
Rüzgârın hu sesinden.
Bir dua mırıltısı
Tanrının kulaklarına işleyen
Titrer bütün yıldızlar
Aşk’la atan yüreğin gümbürtüsünden
Mısraların sesi vardır.
Çekicin dövdüğü,
Çeliğin çıplak teninden gelen
Damımış, kor ateşi külleyen
Demircinin terinden
Nasırlı ellerin yoğurduğu hamurdan pişen ekmeğin
Sıcak buharından süzülen.
Kuduz bir köpek gibi,
Kanlı, köpüklü köpek dişlerini
Gösterip hırlayan,
İşlemeye başladığında karanlık!
Batıdan, tepelerin üstünden.
La İlahe İllallah!
Yükselen çığlıktır.
Delmek için kör, kokmuş nefesini
Karanlığın.
Doğu’dan yükselen.
Mısraların sesi vardır.
Çarkların arasında ezilen insanların
Kemiklerinden gelen.
Satılırken vatan karış karış,
Silkindiğinde bayrak!
Emeği bilen,
Ekmeği bilen insanların,
Bilincine balyoz gibi inen
Muhammed İsa aşkına
Birlik, kardeşlik, paylaşma aşkına
Avaz avaz
Meydanların ketum, soğuk taşlarını delen,
Zalimin sarayını, tahtını deviren.
Şah damarına kenetlenmiş
Kenenin başını ezen.
Kayıt Tarihi : 24.1.2010 18:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yasin İzgi](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/01/24/metamorfoz-17.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!