Bir senin fotoğrafların kaldı cebimde,
İstanbul'da kış günü yüreğimi ısıtır...
Eski sarafların bildiği bir kaç kitap elimde,
bir de gelme ihtimalin, içim içimi ısırır...
Kış ilk defa bu denli süslü,
Eğer zifiri karanlığa boğulmasaydı gece,
Kızıla boyanacaktı, boydan boya,
Hançer gökyüzüne hilal
ve damlayacaktı yıldızlar kan kırmızısı...
Sessizliği çalacaktı çığlık,
çalacaktı kapı kapı yardım
Neşeleri söndürünce alev alev,
Köşe bucak kaçıp durdu umut,
Daha ne kadar sıkışacak,
Sıkışacak yer de kalmadı gülümsemelere,
Sonraları o daracık yerde dar ağaçları bitti,
Burnumuzun dibinde, az ötede ahlatlar boy boy,
Kısa ve keyifsiz bir yazı olacak bu,
Anlamsız ve de hayırsız olması da cabası,
Daha başlamadan akılda birçok kuşku,
Herkesin bildiği bir şey, kabası,
Öyle akılda kalıcı değil,
Kısa keseyim, efendime söyleyeyim,
Ben, sen dedikçe;
korkuluklarda dallanır sarmaşıklar,
kaçıp kötü ruhlar, kapanıp mezarlar,
bahar döner sesinin memleketinden,
Cetvelle bölmüştüm haritalarda sensizlik işgallerini,
Düşman aklımın içine dek sızmıştı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!