Hiç bitmeyecek gibiydi
Bu zamansız sürgün
Kemirmekten yara dudaklarım
Bakışlarıma vurulan
Yanık karası mühür bakışların
Uyutmadı gene yokluğun
Kırılan bir kemiğin ağrısında
Hasretin estikçe sızıladı
Sevgin ısıttıkça yeniden kaynadı
Düşündükçe ağırlaştı yokluğun
Yaş ağacım eğilmiyor
Kuru dalım kırılmıyor
Gözümde yaş kurumuyor
Ben yalnız sende varım
Derdi çare bulunmuyor
Her gece firar gözlerimin feri
Kaybolur gecenin karanlığında
Tek yoldaşım gölgem
Adımlarımda ki o tok sesi
Sadece kaçak uykular tanır...
Keşke;
Şüphesiz ki en çaresiz söz ağızlarda
Tüm yaşanmamışlarım
Hayal kırıklıklarım
Cesaret edemediklerim.
Geçmişteki çıkmaz yollarım
Seni kıvranırcasına özlemekte güzel
Anılarda yollarını gözlemekte
Boş evi dolu gözlerle izlemekte güzel
Her gidişinin yeniden gelişin olacağını bilmekte
Sensiz yemek yiyememek de güzel
Uzaklıklar yabancılaştırır mı insanı
En sevdiklerinden bile
Özlem avutur mu
Yaşanmışlıkların hayaliyle
Seven yabancılaşır mı gerçekten de
Her halinden belliydi
Son sigarasınıda yaktı
Bir nefes çekişinde bir ömrün acısı
Evlada vurulan tokatın ızdırabında
Bir nefes daha aldı ısırarak izmariti
Pişmanlığın prangaları sıkmaktaydı etini
Dokundum ellerine uzaklık kadar soğuk
Baktım gözleri bomboş
Teninden usulca çekilmişti ruhu
Dudakları çöl, çatlamış, kupkuru
Sızlayamıyor bile burun direkleri...
Saçları, saçlarının rengi bu değildi
Sen gördüğüm en güzel peri
Sen çıkmazlarımın feneri
Gidilmezlerimin geleni
Sen sevdiğim sen
Sen keşkelerimin katili
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!