Mesnevi Hikâyeleri Halife Ömer’in Yangın ...

Fatih Lütfü Aydın
300

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Mesnevi Hikâyeleri Halife Ömer’in Yangını Söndürmesi.

Halife Ömer’in zamanında bir yangın oldu.
Yangın her şeyi yalayıp yutup, yakıyordu.
Kovalarla su ve sirke döküyorlardı ama,
Baş edemiyorlardı, her yeri saran yangınla.

Dediler ki:”Ey Halife Ömer,
Yangın durmuyor, yardım et. Yanıyor her yer.”
Yanıt verdi onlara Halife Ömer:
“Yanmazdı böyle ülke, cimrilik* edip,
Malı sefihlere*1 vermeseydiniz eğer”.

İlave etmek gerekirse eğer,
Kur’an ayrıca şöyle de der,
Emaneti ehline ver.*2
O zaman cennet olur her yer.

Kalem, 17-31 ayetleri der ki,
Sakın ha olmayın cimri.
Cimriliklerinden dolayı,
Perişan oldu, bahçe sahipleri.*

09.05.2015
Saygılar ve Sevgiler.
Fatih Lütfü Aydın

*KALEM

17. Yaşar Nuri Öztürk: Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

18. Yaşar Nuri Öztürk: Hiçbir istisna tanımıyorlardı.

19. Yaşar Nuri Öztürk: Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da

20. Yaşar Nuri Öztürk: O, simsiyah kesiliverdi.,

21. Yaşar Nuri Öztürk: Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler:

22. Yaşar Nuri Öztürk: "Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin."

23. Yaşar Nuri Öztürk: Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:

24. Yaşar Nuri Öztürk: "Hey! Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin! "

25. Yaşar Nuri Öztürk: Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.

26. Yaşar Nuri Öztürk: Fakat bahçeyi görünce: "Yahu biz yanlış gelmişiz." dediler.

27. Yaşar Nuri Öztürk: "Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz."

28. Yaşar Nuri Öztürk: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: "Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya! "

29. Yaşar Nuri Öztürk: O zaman dediler ki: "Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz! Gerçekten biz zalimler olduk."

30. Yaşar Nuri Öztürk: Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.

31. Yaşar Nuri Öztürk: "Yazıklar olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız."
Not: Müstağni; Büyüklük taslayıp, kendini her türlü ihtiyacın üstünde gören yani benim hiç kimseye ve şeye ihtiyacım yok herkes bana muhtaç iddiasında bulunan.

Tuğyan; Zenginlikle azıp, şımarma.

Tesbih: Hz.Allah’ın, her türlü eksiklikten arı ve her türlü tamlıkla dolu olduğunu kabul etme, Onu yüceltmedir. Bahçe sahipleri müstağnilik ve tuğyan gönül hastalıklarına kapılıp kendilerinin hiç kimseye gereksinim duymadıklarını, başkalarının kendilerine gereksinim duyan (muhtaç) olduğu iddiasında bulunmuşlar. Tesbih inanancına (Kalem, 28) ters düşüp, belaya uğramışlar. F.L.A.

Bahçe
Sahipleri (Kefenin cebi yok, dünya malı dünyada kalır) .
KALEM 17. Yaşar Nuri Öztürk: Biz onları, o bahçe
sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha
çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

Ders almalı, mutasavvıf, nüktedan.
Dine yardım eden, Nasreddin Hocadan.
Nasreddin dinin yardımcısı ya da dine yardım eden demektir. Nasreddin Hoca esprileriyle, fıkralarıyla dinin anlaşılmasına yardım etmiştir.
Fıkrasının birinde mezarının ön tarafında zincirlerle sıkı bir şekilde korunmuş bir kapısının olmasını, diğer taraflarında hiçbir şeyin olmamasını istemiş. Yani bu dünyada ne kadar çok mal biriktirip kilitleseniz de sonunda bırakıp gideceksiniz mesajını vermek istemiş. Fatih Lütfü AYDIN 07.11.2013

Cimri olmamalı ama savurgan da olmamalı.

İSRÂ-29

Yaşar Nuri Öztürk: Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.

*1 3718. Beyitde der ki Mevlana:”Mal tohumdur, her çorak yere ekme; kılıcı her yol vurucunun eline verme! ”

Bu beyitle ilgili ayet Nisâ-5 aşağıdadır.
Süfehâ: sefihler, beyinsizler.
NİSÂ-5
Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen) .

1. ve lâ tu'tû : ve vermeyin
2. es sufehâe : sefihler, aklı ermeyenler, mallarının değerini bilmeyenler
3. emvâle-kum(u) : sizin mallarınızı
4. elletî : o ki
5. ceale : kıldı, yaptı
6. allâhu : Allah
7. lekum : sizin için, size, sizi
8. kıyâmen : idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak
9. ve urzukû-hum : onları rızıklandırın
10. fî-hâ : onun içinden (onlarla)
11. ve eksû-hum : ve onları giydirin
12. ve kûlû : ve söyleyin, deyin
13. lehum : onlar için, onlara
14. kavlen : söz
15. ma'rûfen : iyilikle, iyi, güzel

Yaşar Nuri Öztürk: Allah'ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin.
Ayrıca Bk. http://fatihltfaydin.tr.gg/Sef%E2het-Prof-.-Dr-.-Suleyman-Ates.htm
ve
http://fatihltfaydin.tr.gg/ASIM-4.htm

*2NİSÂ-58
Yaşar Nuri Öztürk: Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.
http://fatihltfaydin.tr.gg/Emanet-Prof-.-Dr-.-Suleyman-Ates.htm#emaneti_ehline_verme.

Kısa yolların adreslerine ulaşmak için kısa yollar Google veya başka arama motoruna kopyalanmalıdır.

Hikmetler.

• Cimrilik bir ateştir, bir kıvılcımı bile kırk yılda meydana getirilen bir serveti yakıp kül eder. Ancak cömertlik yaparken riya, gösteriş ve âdet edinildiği için yapılmamalı, Allah (c.c.) rızası için yapılmalıdır.
• Cömertlik ve Allah (c.c.) rızası için vermek bu dünyada ki kaza ve belalardan koruduğu gibi, ahrette de cehennem azabından korur.
• Dış âlemde ki ateşi su söndürür. Fakat şehvet ateşi kıyamete kadar sürer gider.

Mesnevi’de Geçen Bütün Hikâyeler ve Hikmetler. Sh. 59 Mehmet Zeren BİLGE KÜLTÜR SANAT.
Allah ondan razı olsun, Ömer zamanında sehre ates düsmesi
Ömer’in zamanında bir yangın oldu. Ates, tasları bile kuru agaç gibi yakmaktaydı.
Yapıları, evleri yakmaga, hatta kusların kanatlarını ve yuvalarını bile tutusturmaga basladı.
Alevler sehrin yarısını sardı. Su bile ondan korkmakta, sasırmaktaydı!
3710. Akıllı kisiler, atese kovalarla su ve sirke döküyorlar.
Yangın inada gelip alevini artırıyordu. Ona Allah yardım etmekteydi.
Halk Ömer’e yüz tuttular, kosa kosa gidip “Yangınımız suyla sönmüyor? ” dediler.
Ömer “O yangın, Allah alâmetlerindendir. Sizin hasislik atesinizden bir sûledir.
Suyu bırakın yoksullara ekmek dagıtın. Eger bana tâbi iseniz hasisligi terk edin” dedi.
3715. Halk, Ömer’e “ Bizim kapılarımız açık. Cömert kisileriz, mürüvvet ehliyiz, dediler.
Ömer dedi ki: “ Siz, âdet oldugu için yoksullara ekmek verdiniz, Allah için eli açık olmadınız.
Ögünmek, görünmek, nazlanmak için cömertlik etmektesiniz; korkudan. Allah’dan çekinmeden, ona niyaz
etme yüzünden degil! ”
Mal tohumdur, her çorak yere ekmek; kılıcı her yol vurucunun eline verme!
Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hakla oturanı ara, onunla otur!
3720. Herkes, kendi kavmine (mesrebine uygun kimselere) cömertlik gösterip mal, mülk verir, Nâdan kisi
de bu suretle bir is yaptım sanır.
Alıntı: http://semazen.net/download_detail.php? id=6
Mesnevi-i Şerif Cilt I

Fatih Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 8.5.2015 22:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Lütfü Aydın