Tırnakları sökülür soluk renkli güvercinlerin
Göğe ekilmiş kara balçık taşlar
Umutlar umutları koşturur tel örgülü gölgeler ardında
İn cin demir parmaklı pencere önünde birikir
Kulaklarımda deli bir rüzgar belirir jandarma düdüğünle bir
Dar maphuslara sığmaz hürriyet beyazı ruhlar
Çay çiçekleri ekilir kumpas fikirlere
Kim bilir Azraille bu kaçıncı konuşmamız?
Kim bilir bu kaçıncı buluşmamız huzur meleğiyle?
Sonra demir ilikli kapılar dikilir önümüze
Sayısız tuğla içinde sayısız ranza
Usulca tavana sızar güneş
Güneş kalplerimizde inleyen bir dağ olur
Kan ağlar her sabah meşe altını duvarlar önünde
Bir yeşil ormandır maphus,çelik ağaçlarla dolu...
Pranga pranga üstüne...
Yastığın yorganın kör diken gibi batar
Böğrümü deler zakkuk acısı cigaram
Morarmış bileklerimi anam uykumda öper
Öper de geçer yüreklerin yarası
Meşe altını duvarlara atılır kömür çentikler
Bir bayram gibi beklenir bir sonraki gün
Masmavi bulutlar yıkar ölü çamaşırlarımızı
Bir mezardır dört duvar,
Duvarlar kurşun örgülü...
Bir yanı tutsak,
Bir yanı dışarda maphus olanın...
Demir Zengin
Kayıt Tarihi : 10.10.2017 12:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!