Ayrılık ateşi, içimi yakar.
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Gözümün yaşları, sel gibi akar.
Mescid-i Nebevî doymadım sana.
Resul-i Ekrem’in kabri sendedir.
Minberi, mescidi, evi sendedir.
Ebûbekir Sıddık, Ömer sendedir.
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Koşarak ulaşsam bâb-ı selâma,
Salavatlar sunsam aleyhisselâma,
Dilim izin vermez başka kelâma,
Mescid-i Nebevî doymadım sana.
Ravzana yüz sürsem kılsam namazı,
Cenâb-ı Mevlâ’ya sunsam niyazı,
Cennet bahçesinin hoştur namazı,
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Peygamber sevgisi içimi sarar.
Salât-u selâmlar hep O’nu anar.
Asr-ı saâdetin lambası yanar.
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Cennet-i bâkıyye, sana bakıyor.
Kur’an bülbülleri, sende şakıyor.
Milyonlarca mü’min, sana akıyor.
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Nice Allah dostu, dolaşır sende.
Şefaat isteyip ağlaşır sende.
Nura bakan gözler, kamaşır sende.
Mescid-i Nebevî doymadım sana.
Bir ömür yetmiyor, sana doymaya.
Başımı ravzanda yere koymaya.
Ümmeti ümmeti davet almaya
Mescid-i Nebevî doymadım sana.
Veda etmek çok zor, ayak gider mi?
Peygamber sevgisi, kolay biter mi?
Anlatmak ne mümkün, kelâm yeter mi?
Mescid-i Nebevî doymadım sana.
Âşık Bilâlî der, kapına geldim.
Salâvatlar sundum, selâmım verdim.
Şefaat istemek, tek arzum derdim.
Mescid-i Nebevî, doymadım sana.
Kayıt Tarihi : 12.4.2013 17:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin şairi hac vazifesini ifa ederken Mescid-i Nebevî'nin içinde yazdırılmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!