Ne söylesem fazla geliyorsun kelimelere.
Sana yazıldıklarının bilincinde olanlar,
utanıp kaçıyorlar, kırılıyor özgüvenleri.
Oysa Nazım, Piraye'ye,
Cemal, Edip, Turgut yazarken Tomrise,
kelimeler yetersiz kalmıyordu.
Ah gençliğim, pek tecrübeliydi tecrübesizliklerim.
genç olmak suçtur benim memleketim de.
vay ki gençsen,
susmalıydın tecrübeli koltuklara.
hiç bir koltuğa, haksız bir koltuk olduğunu söyleyemezdin benim memleketimde.
hele ki gençsen..
Sessizliğin, kan ve kılıç sesleriyle hüküm sürdüğü bir dönemin ardından,
bütün zırhlarımı kuşanıp yazacağım.
Yaralarımı biraz tütün, biraz iyot ile karıştırıp,
plastik sohbetlere sarıp sarıp,
açmadan içimdekini,
suçüstü yakalanmadan,
Tütsüler yakıyorum,
kokmuş hatıralarımı bastırmak için.
Bir mumu dost belliyorum,
anlatıyorum derdimi..
Yanıyor Mum,
"dur"diyorum,
Kursağımda bıraktığın her hayalin hatrınadır bütün şiirler.
Sana çiçeklerden bahsedemem sevgili.
Aşkı tanımlayan her sözcük esirdir coğrafyamda.
Her köşe başında pusu kurup haraç için bekleyen, iri yarı kaba adamlara kaptırdım aşka gayretimi.
Oysa her sabah çiçekli günaydınlar dileyecektim sana.
Her gece elmanın kırmızısından iyi geceler boyayacaktım dudaklarına.
Nihayet kuş olup göç eden kelimelerim, bir gönlü yuva belledi.
Kaç kanat daha gerek,
varmak için o gönüle..
Mektup çağında olsaydık, posta kutusunun önünde durup, dalları sarkık ve gür olan bir söğüt ağacı olurdum.
Sevgilim
Bak sabah oldu.
Birden bire değil ağır ağır, yaklaştı yaklaşan.
Ayrılıklar ve kavuşmalar aynı anda yaşandı.
Bulutlar ayrıldı ve kuşlar barıştı.
Karanlık örtündü ışığa.
Dünyanın tozunu yuttum.
Nefesim heyecanlandırıyor dengbejleri.
Çürüyüp çer çöpe dönüşen eski türküleri diriltiyor bakışlarım.
Seni okşamak şimdi, yeni doğmuş bir bebeğin çığlığını duymak gibi, büyümek gibi sancılı.
Evet zalimliktir ki kabul edişim bu dünyayı,
Rabb'im, senin kelamından doldur kumbarama
Sabaha karşı yurtlarını terkedenler arasından bir yer ayırdın mı bana? Söyle.
Geride kalanlardan mı oldum yoksa?
En güzel kelimeleri öğret bana.
Ağacın dallarını göğe uzatan, besleyen kelimeleri.
Ölümün nefesini teninde hisset.
Kışkırtıyor arzular, kötülüğe eğilimli nefsimi.
Ardı arkası görünmeyen kalabalıklar doyurmuyor hiçliği.
Meleklerin merhametiyle sulanıp yeşermek isteyen çorak bedenimi titretir Arafın esintisi.
Arafın esintisi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!