Olimpos'tan ödünç mü, sol yanımda yanan ateş? Nefesimi kesen kor, Prometheus'un elindeki kıvılcım mı? Ödül mü ceza mı Tanrım, küllerinden doğar Anka? Gözlerin Kafdağı kadar uzak, ellerin kan ve gül. Yanar ateş, danseder sevgilinin saçlarında, dökülür zülüf, kan ve gül girdabına.
bir kış şarkısı dudaklarımda,
geçen ömrün baharını arar.
dağ, ova takınmış süsünü,
sıcak yazların tadını arar.
sen gökyüzünün nazlı kelebeği, yeryüzünün beyaz incisi, hücremde pervasız,
sevdaya düştü gönlüm, ol cemalin şulesinde. muhabbete erdi gönlüm,
aşıkların sinesinde.
ben yolcu sen kervan,
sen han, ben viran. yok mu bu derdime derman,
gönüllerin hanesinde.
Ay'ın bakışı yüzümde,
karşılaştık bir eylül gecesi bahçede,
yolcuyduk karanlık bir dehlizde sehere.
Ay'ın bakışı yüzümde,
bir gözüm sende, biri de yanıp duran kalbimde. benim tüm dünyam sensin. arkamdan iyi kötü demişler, kimin umurunda. sen iyiliği öv, kötülüğü yer de yaşamam da ölümüm de ancak senin elinde.
eski bir şarkı çalıyor radyoda,
sen ve ben varız masada.
dökmüşüz kederleri cam bir bardağa, koymuşuz hüzünleri boş bir tabağa. zaman durmuş, kutsal bir anıt gibi şahit ikimize.
bir sen konuşuyorsun,
bir ben geçmiş günlerden,
anlatıyoruz olup biteni, büyük bir hevesle,
öyle güzel bakma bana. eğilir öperim gül yanağından. gülüşlerin tuzak, gamzelerin ok. gitmek mi zor kalmak mı? her mevsim çiçek açan, gül bahçenden.
Hocam, birkaç şiirimi yükledim.