Biz eskiden , çok eskiden , alfabem son harfini kaybetmeden önce , aynı yastığı ıslattık seninle aynı dertten.
Hep sözcüklerleydi derdimiz.
Kardeş kelimesinin anlamını genişletirdik her yeni gün.
Biz eskiden , sanki çok eskiden , alfabemden silinmeden son harf , acıya daha fazla ne kadar gülebiliriz diye sınırlarımızı zorlardık.
Hep zamanlaydi problemimiz.
Yan yana olduğumuz günü nasıl uzatabiliriz olurdu tek derdimiz.
Yanacağımı bilseydim,yakardım o geceyi,
Yine de deymezdim sana.
Alevleri yaratmak başka,
Kızgın nehir vardı ayaklarımızın altında,
Bir feryatla yakıyordu dağları yağmur,
Islanıyorduk.
Arınır gibi,
Sanki sıkılır gibi İsa’yı çarmıha gerenlerden,
Utanır gibi,
Pek ala sizi boğabilir yaşamak.
Ölebilirsiniz ,
Yalnız da , kalabalık da .
Olmazlara sürülebilir atlar dört nala
Arada kendini bir kuyuda ,
Tan ağarıyor. Sema da ki zümrüt sönüyor.
Ben, hangi sayfasının arasında sıkıştım bu hikayenin ?
Ya da
Daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim.
Tüm galaksiler içinde dans ediyor gibi parlıyordu gözleri.
İri iri.
Üzerine giydiği her şey önemini yitirmişti ,
Yitirmişti giyemedikleri.
Onun bir yerler de fotoğraflarının çekiliyor olması gerekiyordu.
Sessiz ol Heper.
Bilirlerse varlığımı kaç çivi çakılır avuç içlerime ,
Kaç çarmıha asarlar beni bilemezsin.
Şimdi bir gitmek vardı ,
Edebiyatın her yerinde ,
Ve her şair gebe kalmıştı günün birinde ,
Evrene doğacak gitmelere.
Bir gidişe şahit oldum bende ,
Durul biraz ,
Bak birazdan Ay doğacak uzayın rahminden.
Milyonlarca yıldızı avuçlarına eker gibi ,
Sanki günebakan tarlasını biçip geçer gibi.
Durul biraz.
Güne yeni uyanmıştım,
Bir suçu üstüme alma edasıyla.
Tam da Farid ayrılık diyordu minik hoparlörümden ,
Ki,
Onu yazmış bir şiire denk geldi gözlerim.
Her zaman ki gibi yarım ,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!