Güneşim oldun, ısıtmadın yaktın.
Nefesim oldun, oksijensiz bıraktın.
Ekmeğim, suyum oldun genzime kaçtın.
Ben senden bıktım hayırsız bıktım.
Sen ki kendisinden başkasını sevmeyen kişi.
Bu akşam kalbim yaralı, gözlerim nemli.
Yine sana elveda diyorum kederli kederli.
Bugün yine aynı keder, aynı acı.
Söyle bana İstanbul bu ayrılık kaçıncı?
Bu akşam Eminönü'nden son geçişim.
Ay ışığı yüzüne vurunca,bir anda aşık oldum sana.
Bu senin güzelliğin mi
Yoksa ay ışığının aldatıcı güzelliği mi bilmem ama
Eşi bulunmaz bir meleği andırıyor ikisi bir olunca.
Aşkı bulunca gözlerim görmez, kulaklarım duymaz oldu.
Orda bir şehir bulunmakta,
Asya ile Avrupa arasında.
Kimilerine göre konstantinapolis,
mistik havasıyla.
O,İstanbul şehri ki
Fatih'in İstanbul'u...
Bugün yolcu ettim gönlümdeki sevgiyi.
O son buluşmamızdan sonra karar vermiş gitmeye.
Bu yok oluş, meçhule gidiş olsun sana hediye.
Bekledi o son otobüse belki yetişirsin diye.
Ama nafile...
Gurur en iyi dostun olmuş, sevgiyi unutturmuş.
Hayat acılarla,sevinçlerle,beklentilerle sürüp gitmekte
Zaman dörtnala geçmekte arada bir tökezlese de.
Daha dün çocuktum diyeceksin hayretle.
Gençliğin bitmiş arkana bakıp da isyan etme.
Kurşun kalemle yazılmışız bu dünyaya.
Fırtınaya kapılmış gidiyorsun tutun tutuna bilirsen
Her şey, herkes yalan olmuş sev sevebilirsen
Zaman üç kuruşluk adamların zamanı
Dev olsan da bir cücenin yerinde ol olabilirsen!
Bu durakta boşa bekleme dostum,
Yalnız geçen bir gün bir yıla, bir ay bin yıla bedel...
Akıp giden zaman içinde kaybolduğunu hissedersin,
Artık anlamsızdır çevrendeki herşey.
Gözlerde bir sis perdesi buğulu buğulu bakarsın.
Karanlık düşler içinde dolaşmaya başlarsın, anlamsız kalabalık ağır gelmeye başlayınca.
vayyy daaayııııı