Ey pây-bend-i dâmgeh-i kayd-ı nâm u neng
Tâ key hevâ-yı meşgale-i dehr-i bî-direng
Añ ol güni ki âhir olup nev-bahâr-ı ‘ömr
Berg-i hazâne dönse gerek rûy-ı lâle-reng
Âhir mekânuñ olsa gerek cür’a gibi hâk
İçimi ezer delice bir cesaret
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Devamını Oku
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Türkçesi:
Ey, ayağı şan şöhret endişesi tuzağına bağlı kişi;
Dünyanın yalan işleri ile uğraşma sevdası daha ne kadar sürecek?
Ömür ilkbaharının sona erip de lâle (gibi kırmızı) renkli yanakların,
sonbahar yaprağı (gibi sapsarı) bir hale döneceği o günü aklından çıkarma!
Devran eliyle bir gün hayatının kadehine mutlaka taş gelecek
Ve sonunda, şarap kadehindeki son damla gibi, senin de mekânın toprak olacaktır.
İnsan odur ki, kalbi ayna misali saf ve temiz olsun.
Eğer adam isen, göğsünde bu sükûnet bulmaz kin ve ihtirasın ne işi var?
İbret gözü daha ne zamana kadar gaflet uykusunda kalacak!
Arslanlar gibi ceng eden Padişah'ın başına gelen olay sana ders olarak yetmez mi?
O, öyle bir saadet (mutluluk) ülkesinin (güçlü) hükümdarı idi ki,
Savaş zamanında bütün bir dünya arsası ona dar gelirdi.
Macar kâfirleri onun keskin kılıcına baş eğmiş,
Frenkler ise o kılıcın çeliğini kanları ile süslemişlerdi.
Yüzünü, bir gül yaprağı gibi lütufla yere koydu;
Sanki devran hazinedarı hazine sandığına bir inci tanesi bıraktı.
Fuzuli'nin Su Kaside'si ile yarışabilecek tek şiir. Ağır kelime haznesine sahip lakin manasıyla beraber baştan sona tekrar tekrar okunup manasını sindirmeye başlarsanız değerini daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta