Överken, severken, tenkit eylerken itidali korumak; bizim dinimizin ve millî kültürümüzün en nadide özelliklerindendir.
Her bir eğri davranan bireyi, partiyi, kurumu tenkit eylediğimiz gibi eski arkadaşlarımızı, ustalarımızı ya da eskiden beri bizi usta bilenleri de tenkit eyleyebiliriz lâkin tenkit eylediğimiz kişi, arkadaş ya da usta veya eski ustamız Rahmet-i Rahman'a kavuşmuşsa,  biraz daha titiz, dikkatli ve merhametli davranmamız gerekir.
Bir kere tenkit eylediğimiz kişi, arkadaş ya da usta merhum biriyse onun hakkında daha bir düşünerek konuşmak icab eyler; çünkü o merhum artık zerrei miktar iyiliği ve kötülüğü bile en doğru, en ekmel bir şekilde değerlendiren, ihmal eylemeyen yüce Allah'ın gözetimindedir, şaşmaz adaletinin muhatabıdır.
Telaşlanmak ve sanki bazı suçlar, hatalar unutulacak, muhatabımız ya da bahse konu eylediğimiz kişiler bazı suçlarından  yırtacak gibi düşünmek, Allah'a inancımızın görkemli görüntüsünün geri planındak manevi zayıflığı aşikâr eyler.
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta