Merhaba Ecem
Yüreğimin ocağına hoş geldin. Hoş geldin sokaklarına vurulup da başımla yüreğimi bıraktığım bu şehre.
Gündüzlerimde de sokağına güneşinin inmediği bu şehrin dağlarına bir parça güneşim olup çıkman umudum doruğunda ve ne olur bir düş olma ki her kırıkta yüreğimin bir yaprağının sararıp solduğu cehennem yolu çıkışına ereyim ve el ele girelim baharın şehrine.
Demir alamadığım, almadığım sığ, dört yanı yanık halicime inip kopar zincirleri aç ve açıl engin ufuklara. Sonra ellerinle sar, göğsüne bastır, ört kanayan yaraları ya da çiğneyip tükür ve güneşi getir koy başucuma ki küflenmiş koylarım renklensin.Sonra, bahçıvanı ol gönlümün, dört mevsim yanıp solan, çürüyen yanlarını, yanlarımı buda ve de çobanı ol, al dağlarının yamacına vur sesini, yalnız sana vursun çarpması, yalnız sana...
Beklediğin yerde...
10.05.2004
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta